7 Kasım 2020 Cumartesi

Yaşlılara çok önemli uyarı: Tokalaşmayın ve kucaklaşmayın!

Normalleşme dönemiyle birlikte 65 yaş ve üzerindekilerin koruyucu önlemlere devam etmesi gerekiyor. Ev dışında mutlaka maske takılması gerektiğini belirten Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Geriatri Uzmanı Prof.Dr. Mehmet İlkin Naharcı "Yaşlılar, sarılma ve tokalaşmadan uzak dursun" uyarısında bulundu

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Geriatri Uzmanı Prof.Dr. Mehmet İlkin Naharcı, yeni tip corona virüsün (Covid-19) küresel ölçekte birçok ülkeyi etkilediğini ve bu mücadelede hastalığın oluşturduğu sorunlar açısından en önemli risk grubunun özellikle 65 yaş ve üzeri bireyler olduğunun bilindiğini söyledi.

"Bulaşma riskindeki artış maske takmakla azaltılabilir"

Pandemi sürecinin ilk döneminde olduğu gibi yeni normalle geçiş sürecinde de sağlıklı kalabilmek için bu yaş grubundaki bireylerin koruyucu önlemlere dikkatle uymaya devam etmesi gerektiğine işaret eden Naharcı, bu dönemde koruyucu önlemlerin, sosyal mesafe-maske kullanımı-hijyen tedbirleri olarak özetlenebileceğini aktardı.

Prof.Dr. Naharcı, "Ülke genelinde sosyal izolasyon kısıtlamalarının kaldırılması ile toplum içindeki temasımızın tekrar başlaması neticesinde oluşan hastalık bulaşma riskinde artış; en az 2 metre mesafeye dikkat edilerek sosyal teması azaltmak ve kapalı ortamlardan mümkün olduğunca uzak durmakla, ev dışında mutlak suretle maske takmakla azaltılabilir" diye konuştu.

"Tokalaşma ve kucaklaşma yapılmamalı"

Bu dönemde yine ellerin en az 20 saniye bol su ve sabunla yıkanması gerektiğini belirten Naharcı, kolonya kullanılmasına devam etmenin bulaşma riskini ciddi anlamda düşürüceğini dile getirerek, şu bilgileri verdi:

"Tokalaşma ve kucaklaşma yapılmamalı, uzaktan selamlaşmaya devam edilmelidir. Pandemi boyunca evde kalan büyüklerimiz, yeni normal ile birlikte 3 altın kurala dikkat ederek günlük yürüyüş ve egzersizlerini açık havada yapabilir. Günlük düzenli fiziksel aktivite ile beraber sağlıklı ve dengeli beslenme ve düzenli uyku da güçlü bağışıklık sisteminde önemli rol oynamaktadır. Sağlıklı beslenme için seçilecek gıdalar protein, lif, vitamin, mineral ve antioksidanlardan zengin olmalı ve günlük yeterli su tüketimi de ihmal edilmemelidir. "

Psikososyal problemlerin yönetimine dikkat!

Yeni normalleşme döneminde diğer vurgulanması gereken bir noktanın da psikososyal problemlerin yönetimi olduğuna işaret eden Naharcı, şunları kaydetti:

"Özellikle ölüm korkusu, yaygın endişe nedeniyle salgın başlangıcında akut stres bozukluğu ve sonrasında travma sonrası stres bozukluğu yaşanabiliyor. Bu durumda yaşlı bireylerde huzursuzluk, gerginlik, uykusuzluk, kabus görme gibi belirtiler görülebiliyor. Ruhsal sorunlara bağlı olarak fizyolojik sorunlar da sıklıkla bu dönemde ortaya çıkıyor. Uykuya dalmakta ve sürdürmekte zorluklar yaşanabiliyor ya da uyku yeterince dinlendirici olmuyor. İştah azalmakta ya da artmakta ve buna bağlı olarak mide bağırsak sisteminde sorunlar oluşabiliyor. Bu dönemde böyle belirtiler gösterenlerin sağlık kuruluşlarına başvurması faydalı olacaktır."

Prof.Dr. Naharcı, ayrıca salgın ile ilgili televizyondaki olumsuz haberlerden uzak durmanın ve bilgi kirliliğinden korunmanın psikososyal problemlerin yönetiminde olumlu katkı sağlayabileceğini vurgulayarak, "Sonuç olarak, kısıtlamaların gevşetilerek yeni normalleşme dönemine adım attığımız bu süreçte ileri yaş grubundakiler koruyucu önlemlere mutlak surette uymaya devam etmelidirler. Bunun yanında, bedensel veya ruhsal problemler yaşadıklarında sağlık kuruluşlarına başvurmaktan çekinmemelidirler" dedi.

eb74929bfbee44fa8dc230cda972d8fb

Karşınızdaki kişiyi tanımanıza yardımcı olacak 9 kritik soru

Kişi istemedikçe sizi hayatının içine tamamen almayabilir ve onu tanımanıza izin vermeyebilir. Ancak birtakım sorularla gösterdiği yüzün biraz derinine inmek mümkün. İşte karşınızdaki kişiyi tanımanıza yardımcı olacak o 9 kritik soru...

Bazen bir arkadaş edinmek, bazen bir sırdaş bulmak, hayatınızı paylaşacağınız kişiye karar vermek... Sebebiniz bunlardan hangisi olursa olsun karşınızdakini iyi tanımak, daha doğrusu iyi tanıyabilmek çok önemlidir. Nasıl bir insanla karşı karşıya olduğunuzu anlamak her zaman kolay olmayabilir. Bu soruları sorarak karşınızdaki kişiyi daha iyi tanıyabilirsiniz. İşte karşınızdaki kişiyi tanımanıza yardımcı olacak 9 kritik soru...

İçinde öleceğiniz tarihin yazılı olduğu bir zarfı açar mıydınız?

Bu soruya verilen cevap sayesinde bir insanın kader algısı ve hayata genel olarak bakış açısı konusunda fikir sahibi olabilirsiniz.

Kendinizle arkadaş olur muydunuz?

İnsanların bu soruya vereceği cevap öz saygıları, güçlü ve zayıf tarafları ve ne kadar ilginç bir insan oldukları hakkında size bilgi verir.

Bir insanın kafasının üstünde bir ölçekle gezdiğini düşünün, bu ölçek o insanın hangi özelliğinin seviyesini gösteriyor olsun isterdiniz? (Toplumdaki yeri, mutluluk seviyesi ya da mal varlığı gibi)

Karşınızdaki kişinin bu soruya vereceği cevap onun değerlerini ve önceliklerini ortaya çıkaracaktır.

Diğer insanlardan farklı yaptığınız şey nedir?

İşte bu soru sayesinde bir insanın kendisine ne kadar saygı duyduğunu, mizah anlayışını ve ne kadar özgün bir kişiliğe sahip olduğunu anlayabilirsiniz.

Eğer partneriniz onu istemeden aldattığınızı asla öğrenemeyecek olsa ona bu konudan bahseder miydiniz?

Bu soruya verilen cevap, kişinin ahlak anlayışını ve başka insanlara nasıl davrandığını ortaya çıkarır.

Bugünü daha önce 100 kez daha yaşadım hissine hiç kapıldınız mı?

İnsanların bu soruya vereceği cevap aslında hayatlarını nasıl yaşadıklarının özeti nitelikte olacaktır. Aynı zamanda yaşadıkları hayat onlar için ne kadar anlamlı bunu da çözmüş olacaksınız.

Eğer kadınlar ve erkekler iki farklı gezegende yaşayacak olsaydı bu gezegenlerde neler yaşanırdı?

Bu soruya alacağınız cevap, karşınızdaki kişinin basmakalıp düşüncelere mi sahip olduğunu yoksa mantıklı bir insan mı olduğunu öğrenmenizi sağlar.

Aç bir çocuğa yemek yedirebilmek için bir suç işlemeniz gerekse bu sizi kötü bir insan yapar mı?

Bu soruya verilen cevap ise yine kişinin ahlak anlayışını ve ailesine karşı tutumunu yansıtır.

Eğer mutluluk para kazandırsaydı, sizin mesleğiniz ne olurdu?

Bu soru sayesinde ise karşınızdaki kişinin hayallerini ve hayatta nelerden uzakta kaldığını düşündüğünü anlayabilirsiniz.

Sizin İçin SeçtiklerimizTaonga: tropikal çiftlik2020'nin En Bağımlılık Yapan Çiftlik Oyunu. Yüklemeye Gerek YokTaonga: tropikal çiftliktuttur.comiddaa uzmanları bugün için hazır kuponlarını paylaştı!tuttur.comVikings: Free Online GameBu oyunu 1 dakika oynayın ve neden herkesin hayran olduğunu görünVikings: Free Online GameTaboola'danTaboola'dan 1ae351ed26a244c6add6e6f54e0d22cb

Sevgilinizin sizi gerçekten sevdiğini gösteren işaretler

Gerçek aşk bazen hissedilmekle kalmaz, gözle de görülebilir. Her durumda kanıt arayan ve gerçekleri tercih eden biriyseniz hazırladığımız işaretlere göz atmalısınız...

Yemeğini sizinle paylaşır

Genel olarak insanların yemeklerinden başkalarının yemesini sevmez. Partneriniz yemeğini sizinle paylaşıyor ve size bir tat sunuyorsa bu sevginin bir işareti olabilir. Size olan yakınlığı, yemeğini bile sizinle paylaşmaya iter.

Telefonunu sizden saklamaması gerekir

Güven, ilişkilerde sarsılmaması gereken temel özelliklerden biridir. Telefonda parola, parmak izi gibi özellikleri herkes kullanır. Fakat sevgilinizin telefonunu sizden hep sakındığını hissediyorsanız bu iyiye işaret değil. Bir şey saklamadığı halde bu durumu seziyorsanız bir süre sonra davranışlar garipleşebilir. Bu durum da güven ile inşa edilmiş bir ilişkinin sonunu getirebilecek türde. Eğer partneriniz sizden bir şey saklamayıp açıkça telefonunu gösterebiliyorsa sakladığı bir şey de yok demektir. Zaten her ilişkide olması gereken durum da bu.

En sıkıcı anlarda bile sizinle olmalı

Alışveriş, erkekler için çok da eğlenceli bir aktivite değil. Fakat sevdiği kişi için yapmayacağı şey yoktur. Bu yüzden sıkıcı olan her anda bile sevdiği kişiyle olmayı isteyecektir. Her iki taraf da birbirinin kişisel hobilerine ayak uydurmalı ve karşı çıkmamalıdır. Arada oluşan sevgi sizi buna katlanmaya sürüklemeli.

Sessizliği değil, konuşmayı tercih etmeleri gerekir

Sevdiğiniz kişiyle birlikte her şeyi konuşabilmelisiniz. Konuşacak bir konunuzun olmadığını söylemek sadece geçiştirmeden ibaret. Tartışmalarınız için de bu geçerli. İlişkiniz ile alakalı bir problem yaşadığınızda bunu konuşarak çözmeyi denemeniz gerekir. Partneriniz tartışma sırasında olayları yatıştırmak için çabalıyorsa size gerçekten değer veriyor olabilir. Dürüstçe konuşmaya başladığınız zaman aranızdaki ufak problemler net bir şekilde çözülmüş olacaktır.

Sizinle birlikte olduğu için gurur duymalı

Eşinizin sizinle olmaktan gurur duyduğunu görmek, canlandırıcı ve pozitif enerji yayan bir durumdur. Gerçekten size değer verip sizi seven biri sizi arkadaşlarına, ailesine, meslektaşlarına tanıtmaktan korkmaz. Ve sizin her türlü başarınızda veya başarısızlığınızda yanınızda olur.

Ona en çok ihtiyacınız olduğu zaman sizden kaçmaz

Hayat her zaman sadece gün ışığından veya aydınlık anlardan ibaret değildir. Hastalık her birimiz için garantisi olmayan bir durum. Hasta olduğunuzda, kendinizi iyi hissetmeyebilirsiniz. Hatta görünümünüzden de şikayet edebilirsiniz. Partneriniz sizden kaçmak yerine sizin yanınızda olmalıdır. Sizi siz olduğunuz için sevmelidir kısacası.

Tavsiyelerinizi dinlemeli

Fikirlerinize değer veren ve söyleyeceklerinizi duymak isteyen özel bir kişi bulduysanız, ona sarılın ve ufak sıkıntıları beraber aşabileceğinizi hatırlatın. Hayatınıza kabul ettiğiniz insanları yarı yolda bırakmayın.

1048c43d10ae423aa286f32fc644abea

Ceviz kabuğunun muhteşem etkisi: 5 günde yok ediyor!

Diş sağlığını korumak için evde uygulanabilecek alternatif yöntemler çok merak ediliyor. Ağız sağlığını tehdit eden diş tartarlarını doğal şekilde ortadan kaldırmak mümkün mü? Diş tartarı evde nasıl temizlenir? Koruyucu Sağlık Uzmanı Prof.Dr. Oğuz Özyaral, ceviz kabuğu ve 1 bardak su ile 5 gün içerisinde etki gösterecek bu tarifi paylaştı

ABONE OL


Diş tartarı için ceviz kabuğu suyu nasıl hazırlanır?

Koruyucu Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Özyaral, evde basit malzemeler kullanarak ağız ve diş sağlığının korunabileceğini söyleyerek, "8 adet kırılmış ceviz kabuğunu 1 bardak su içerisinde koyu renk alana kadar yaklaşık 10 dakika kaynatıyoruz.

10 dakikadan fazla kaynaması suyun acılaşmasına neden olabilir. Çay demler gibi kabukları kaynattıktan sonra 5 dakika kadar dinlendiriyoruz.


Sıfır atığa da destek veren ceviz kabuklarının kaynatılmasıyla oluşan bu sıvı tartar oluşumunu önlüyor" dedi.


Cevizin özellikle yaprak kısmında juglon denilen bir maddenin bulunduğunu ve bu maddenin antiseptik özellik taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Özyaral, "Ceviz kabuğunu kaynatarak elde ettiğimiz sıvıda antiseptik bir özellikle oluşacak ve biz diş etlerimizi de koruyacağız.


Diş macunuyla ağzımızı fırçaladıktan sonra elde ettiğimiz sıvıyla tekrar ağzımızı fırçalayacağız.


Sonra tekrar dişlerimizi fırçalayabilir ya da hafif bir gargara yapabiliriz. Bütün bunlar ağız ve diş sağlığı için çok önemli" diye konuştu.


Ceviz suyu ile gargara da yapılabilir

Kaynatılmış ceviz suyunu diş sağlığı için gargara olarak da kullanabileceğini belirten Prof. Dr. Özyaral, "Hazırladığımız bu sıvıyı karbonatla karıştırıp gargaranın gücünü artırabiliriz.

Önemli olan antibakteriyel bir özellik sağlanması. Antiviral bir özelliği yok ama ağız florasındaki dengeyi ve sağlığı koruyabilmek için gerekli.


Elde ettiğimiz ve içinde juglon oluşan koyu renkli sıvı özellikle diş etleriyle diş arasında kalan bölgedeki tartarların da çözülmesi için destek verecektir."


Buzdolabında 6 gün sakalanabilir

Hazırlanan sıvının buzdolabında 6 ila 7 gün süreyle muhafaza edilebileceğini söyleyen Prof. Dr.Özyaral, "Bu sıvıyı günde 2 sefer kullanabiliriz. Yaklaşık 1 dakika dişlerinizi fırçalayabilirsiniz" ifadelerini kullandı.

Dişlerdeki tartara 5 gün içerisinde etki ediyor

Dişlerdeki tartarın çözülmesini sağlayacak sıvının 5 gün içerisinde etkisini gösterebileceğini belirten Prof.Dr. Özyaral sözlerini şöyle tamamladı:

"Önce diş macunu ya da diş antiseptiği bir gargara ile ağzınızı çalkalayıp temiz hale getiriyorsunuz. Orada bir yemek yükü olmamalı.


Temiz dişleri koyu renkli sıvı ile fırçalamaya devam etmemiz gerekiyor. Bu sıvı, dişlerde oluşan tartarın çözülmesini sağlayacak.


Ağzımızdan da o koyu rengin gitmesi için diş macununuzla tekrardan ağzınızı fırçalayıp bir rahatlık elde edebilirsiniz.


Başladığınız günden itibaren 5-6 gün içerisinde etkisini görebilirsiniz. 1 haftalık kürlerle ayda 1 kez yapsanız, 2'nci ayda tekrar tartar oluşumunu önlemiş olursunuz."


5076ccde2d9c4735ab4b951f020c8ef0

Doğal afrodizyak ‘Çakşır Kökü’

Zonguldak'ta 22 yıldır aktarlık yapan İsmail Yılmaz, Viagra'ya bitkisel rakip olarak gösterilen Çakşır Kökü'ne vatandaşların rağbet ettiklerini belirtti.

Araştırmacıların Çakşır Kökü bitkisinin cinsel gücü artırıcı ilaç olarak kullanılan 'Viagra'ya ham madde olabilecek nitelikte olduğunu açıkladığını ifade eden Yılmaz, aktarlarında bulunan bu bitkiye vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini söyledi.

Cinsel sorunlar yaşayan vatandaşlara doktorlar tarafından da tavsiye edildiğini vurgulayan Yılmaz konuşmasında, "Araştırmacılar, Çakşır Kökü bitkisinin cinsel gücü artırıcı ilaç olarak kullanılan Viagra'ya ham madde olabilecek nitelikte olduğunu açıkladı.

Bu şifalı bitkinin önemli olan cinsel sorunlar için ince öğüterek balla karıştırıp yenilmesini tavsiye ediyoruz. İlaç olarak da afrodizyak etkisinden yararlanılmaktadır. Özellikle doktorlar hastalarına Çakşır Kökü tavsiye ediyor. Cinsel sorunlar yaşayan vatandaşlarımızın bu bitkisel kökü denemelerinde fayda var" dedi. (İHA)

Cinsel Arzuyu Arttıran Besinler

5d4b7532ed4945be862dbc0bc6b038e3

Glaseli kek

Yumurtaları tozşekerle çırpın, portakal kabuğu rendesi ve un ilave ederek iyice çırpmaya devam edin.



Yumurtaları tozşekerle çırpın, portakal kabuğu rendesi ve un ilave ederek iyice çırpmaya devam edin.
Neye ihtiyacımız var?
4 yumurta
300 gr. un
300 gr. toz şeker
1 portakal
30 gr. tereyağı
200 gr. pudra şekeri
limon suyu
 
Nasıl yapıyoruz?
Yumurtaları tozşekerle çırpın, portakal kabuğu rendesi ve un ilave ederek iyice çırpmaya devam edin. Bu karışıma erimiş tereyağını da ekleyip karıştırın. 24 cm. çapındaki kek kalıbını yağlayıp unlayın; hazırladığınız kek karışımını kalıba dökün ve önceden ısıtılmış 180 derece sıcaklıktaki fırında yaklaşık 1 saat pişirin. Üzerinin glasesi için pudra şekerini ve bir çay kaşığı limon suyunu karıştırın, karışım çok yoğun olursa birkaç damla limon suyu ekleyerek inceltin. Pişen keki fırından alıp iyice soğuttuktan sonra üzerini glaseyle kaplayarak servise hazırlayın.



d4d4c9e9b51a476ab03985c6cc3fbe69

Zor zamanlarda ruhunuza iyi gelecek 20 öneri

Akıl ve ruh sağlığınızı koruyup güçlendirmek için 20 öneri...



Akıl ve ruh sağlığınızı koruyup güçlendirmek için 20 öneri...
Zor zamanlardan geçiyoruz. Hem ülkemizde hem de dünyada acı dolu günlerin arkası kesilmiyor. Ancak ne olursa olsun hayat devam ediyor, biz istesek de istemesek de. Böyle zamanlarda yolunuza devam edebilmek, akıl ve ruh sağlığınızı koruyup güçlendirmek için hatırınızda tutmanız gereken 20 öneriyi sizin için derledik:
 
Kendinize, bir hafta boyunca herkesten ve her şeyden uzaklaşma şansı tanıyın. Çok daha yenilenmiş hissedeceksiniz.

 
İçinizden ne kadar çok ağlamak geliyorsa o kadar çok ağlayın. Uzmanlar ağlamanın insanların ruh sağlığını güçlendirdiğini belirtiyor. Hayata karşı duruşunuzun daha güçlü olduğunu hissedeceksiniz.

 

 
Dün yaşananları telafi etme imkanımız yok ancak yarınlar bizim, kaybetmek de kazanmak da bizim elimizde. Yarınınıza odaklanın.

 
Her yeni gün beraberinde yeni olanaklar taşır. 'Keşke'lerinizden uzaklaşın, olanaklara dikkat kesilin.

 
Yaşamın %10 başımıza gelenlerse %90'ı bizim onlara karşı verdiğimiz tepkilerden ibaret. Kurban değil aktör olduğunuzu fark edin.

 

 
Yaşamınızı başkalarının yaşamıyla karşılaştırmaktan vazgeçin ve kendinize odaklanın.

 
Daha pozitif sözcükler kullanın.

 
Kaybettiklerinizi geride bırakın.

 
Kendinizi sürekli geliştirmeye çalışın.

 

 
Sosyal medyada geçirdiğiniz zamanı günlük 30 dakika olarak belirleyin.

 
Size iyi gelmeyen insanları hayatınızdan çıkarın.

 
Akşam belirli bir saatten sonra telefonunuzu kapatın, kendinizi yenilemek için özen gösterin.

 
Son iki yıldır giyinmediğiniz kıyafetlerinizi ihtiyacı olan insanlarla paylaşın.

 
Uykuyu önemseyin.


 
Doğada, parkta ya da şehrin sakin semtlerinde uzun yürüyüşlere çıkın. Hem çevrenizi hem kendinizi keşfedin.

 
Yeryüzüyle gerçek bağlar kurun, ekip biçmeseniz bile işlenmiş gıdalar yerine doğal gıdalarla beslenmeye özen gösterin.

 
Tüketiminizi kontrol altına alın, bir şey alacağınız zaman ilk önce şu soruyu sorun: buna gerçekten ihtiyacım var mı?

 
Kendinizi ne yalnız hissedin ne de yalnızlığa sürüklenin. Derdinizi paylaşmaktan ve yardım istemekten çekinmeyin, unutmayın hayat paylaştıkça daha güzel.

 
O an için yapabileceğinizin en iyisini yaptığınızı kabul edin, eğer daha iyisini yapma imkanınız sürüyorsa, durmayın; ama yapmadıklarınız için pişmanlık duymayın.

 
Gülümsemekten asla vazgeçmeyin.

 
 



f9651c42bf4444b8a0d912f2b51bdfe1

5 Kasım 2020 Perşembe

Dondurulmuş balık uyarısı! Artık o ifade yer alacak...

Tarım ve Orman Bakanlığınca, gıda işletmelerine yönelik hazırlanan kılavuzda, satıştan önce dondurulan ve çözündürülerek satılan balık ve balıkçılık ürünlerinde gıdaların adının yanında "çözündürülmüştür" ifadesi bulunması istendi. Bu ürünlerde tüketiciye yönelik "Tekrar dondurmayınız" uyarısı da yer alacak.

ABONE OL


Bakanlık, yeni düzenlemeler doğrultusunda gıda işletmelerinin uyması gereken kuralları içeren "Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği Hakkında Kılavuzu" güncelledi.


Yılbaşından itibaren hazır ambalajlı gıdalarda ve toplu tüketim yerlerinde alerjen bildirimi yapılması zorunlu hale getirilirken, kılavuzda bu konuya ilişkin öneriler yer aldı.


Belirlenen gluten, kabuklular, yumurta, yer fıstığı, soyanın da aralarında bulunduğu 14 alerjen maddeye ilişkin bildirim afiş, yazı tahtası ya da menüler vasıtasıyla yapılabilecek.


Bu düzenleme, mobil araçlar, sabit veya hareketli tezgahlar da dahil olmak üzere hazır yemek hizmeti veren restoranlar, kantinler, okullar ve hastaneler gibi işletmeler için geçerli olacak


Öte yandan gluten içermeyen gıdaların etiketinde Sağlık Bakanlığı tarafından tescil edilen logo kullanılabilecek. Satıştan önce dondurulan ve çözündürülerek satılan balık ve balıkçılık ürünlerinde gıdaların adının yanında "çözündürülmüştür" ifadesi bulunacak.


Çözündürüldükten sonra piyasaya arz edilen balıkçılık ürünlerinde "çözündürülmüştür" ifadesi ile birlikte kullanım bilgisi olarak "Tekrar dondurmayınız" uyarısı yer alacak. Böylece tüketicinin doğru bilgilendirilmesi sağlanacak. 


Kılavuzda, tavsiye edilen tüketim tarihinin (TETT) ürünün son tüketilmesi gereken tarihi değil, ürünün kalite özelliklerini koruyabildiği tarih olduğu da anımsatıldı.


Hazır ambalajlı gıdaların 100 gram veya 100 mililitresinde bulunan yağ, doymuş yağ, karbonhidrat, şekerler, protein, tuz, vitamin ve minerallerin etikette beyan edilen miktarındaki olası sapmalar için yuvarlama kuralları da belirlendi.


Böylece etikette belirtilen besin öğesi değerlerinin tüketiciyi yanıltacak kadar büyük ölçüde değişkenlik göstermesi engellenmiş olacak.


Gıda etiketlerinde kullanılan yağ, tuz, şeker gibi besin öğelerine ilişkin kaynak/az/yüksek gibi beslenme beyanlarının kullanımına ilişkin koşullar da kılavuza eklendi.


Örneğin, tuz içeriğinin sadece gıdanın doğasında bulunan sodyumdan kaynaklandığı durumlarda bu duruma ilişkin "İlave tuz içermez. Bildirilen tuz miktarı ürünün doğasından kaynaklanmaktadır." gibi bir ifade kullanılabilecek.


Tuz-sodyum için "azaltılmış" beyanı ise benzer ürünlere göre yüzde 25 azaltma sağlandığında kullanılabilecek.


"Sodyumsuz-tuzsuz" beyanı yapılabilmesi için 100 gram katı veya 100 mililitre sıvı gıdada, 0,005 gramdan fazla sodyum veya 0,013 gramdan fazla tuz bulunmaması gerekecek.


d01d26234ece4737b3b92fc318190a2e

Evlenmek mi zor boşanmak mı?

Çoğumuzun hayallerini süsleyen evlilik, bazen mutlu sonla bitmez. Bazı evlilikler maalesef boşanma ile sonuçlanmaktadır. Bu iki durum da kendine göre zorluklar içerir. Evlenmek de boşanmak da hiç kolay değildir.

Sevgive saygıyla başlayan evlilikler, ne yazık ki kin ve nefret dolu bir boşanma ile sonuçlanabilmektedir. Evlilik kararı, kolay alınan bir karar değildir. Evleneceğiniz kişiden emin olmak ve evliliğe hazır olmak zordur fakat boşanmak daevlilik kadar zor bir süreçtir. Alışılan, sevilen insandan ayrılmak iki taraf için de üzücü olabilir.

Evlilik kararı almak, iki tarafında bu konuda emin olduğunu ve birbirine güvendiğini gösterir. Çok klişe bir söz olsa da evlilik gerçekten de ciddi bir müessesedir. Evlilik bir oyun değildir. Aynı zamanda kolay da değildir.
Önce evleneceğiniz kişinin gerçekten de doğru kişi olup olmadığından emin olmalısınız. Eğer karşınızdaki kişiye aşıksanız ve o da size aşıksa evliliğe doğru bir adım atmaya hazırsınız demektir. Belki de evliliğin en kolay adımı budur. Sıra ailelerin tanışmasına geldiğindeyse birçok problem sizi bekliyor olabilir.

Öncelikle iki tarafın da birbirleriyle anlaşabilmesi çok önemlidir.İki taraf arasında bir anlaşmazlık çıktığında ortalık fena halde karışabilir. Aileler anlaştığı zaman bu süreç çok daha kolay geçer. Fakat bununla bitmiyor. Bir de işin maddi yönü var. Evliliğin en zor yönlerinden bir olan maddiyat, evlenecek olan çiftleri bir hayli zora sokmakta. Bu yüzden evlenmeden önce, hatta evlilik kararı almadan önce, maddi açıdan her şeye hazırlıklı olmanızda fayda var.

Bu işi de hallettiniz ve evlendiniz. Ancak her şey hayallerdeki gibi olmuyor. Eşinizle aynı eve girdikten sonra aslında birbirinizden farklı olduğunuzu düşünebilirsiniz. Sizi önce bir alışma evresi bekliyor. Bu evreyi atlatmayı başardığınızda, uzun sürecek bir evliliğe daha fazla yaklaşmış olursunuz.

Evlendikten sonra her şey yolunda gitmeyebilir, cicim ayları denen alışma evresinde de mutlu olamayabilirsiniz ya da yıllar geçtiğinde artık evliliğinizin yürümediğini düşünüyor olabilirsiniz.

Bu tarz durumlarda boşanmayı düşünebilirsiniz. Boşanmaya karar vermek de en az evlilik kararı almak kadar zordur.
Evlilik, saygı ve sevgiyle kurulur. İçinde kötülük barındırmaz. Fakat çoğu zaman evliliklerne yazık kinefretle sonlanır.

Boşanma söz konusu olduğunda iki taraf da sadece birbirinden boşanmaz, eşinin ailesinden ve arkadaşlarından da boşanır. İki tarafında ailesi kendi çocuklarının tarafını tutacağından,aileler arasında tartışmalar çıkabilir. Durum böyle olunca işler iki taraf için de daha fazla zorlaşabilir.

Evlenmek mi zor boşanmak mı?

İkisinin de birbirinden farklı zorlukları vardır. Evliliğe adım atmak daha kolaydır.Evliliğinizin başında eşinize alışmakta zorlanırken, boşanırken de eşinize alıştığınız için ayrılmakta zorlanırsınız.

Sevdiğiniz, alıştığınız insanlardan kopmak, onlara alışmaktan daha zordur. Bu yüzden her iki kararı da alırken hem kalbinizi hem de mantığınızı dinlemelisiniz.

217a219785d44cbd8a8b64801a1f08ec

Evlilik neden çıkmaza girer?

Evliliğe en çok zarar veren problemler arasında iletişim eksikliği bulunuyor. Evlilikte sağlıklı iletişim ve birbirini doğru anlama oldukça önemli. İşte evlilikte en çok yapılan o hatalar...

ABONE OL


Alışkanlıklardan vazgeçmek

Ayrılık sonrasında oluşacak yeni düzene hazır olmama korkusu, eşinizi sevilecek biri olarak görmenizden çıkarır. Onu 'lazım olan bir nesne' olarak değerlendirmeye başlarsınız. Bu noktada fark etmeniz gereken şey korku ve ihtiyacın sevgi olmadığıdır. Sevginiz bittiyse, ilişkiyi sürdürmeye çalışmak sadece yorucu bir süreçten ibaret olacaktır.

Ekonomik sıkıntılar

Yapılan araştırmalarda, günümüz hayatında yaşadığımız ekonomik sıkıntıların hayatımızın her noktası gibi ilişkilerimizi de etkilediğini gösteriyor. Ekonomik kaygılar, kişiyi daha asabi ve mutsuz bir insan hale getiriyor. Bu da kişinin hem kendisine hem de ilişkilerine oldukça zarar veriyor.

Değiştirmeye çalışmak

Parftnerinizin bugüne kadar olan bilgisi, geçmişi ve hayat görüşü bir anda değişmeyecektir. Onu ilk tanıştığınız anda nasıl benimsediyseniz, bunu ilişki ve evlilik boyunca sürdürmeniz gerekir. Sizi üzen davranışlarını değiştirmesini talep edebilirsiniz. Ancak sizin olmasını istediğiniz biri gibi hiçbir zaman olmayacaktır. İnsanların geçmiş birikim, istek ve arzuları birbirinden farklılık gösterir.

8c1b09e8011d4ee0a4a04c9053de13fe

Bir ilişkiden beklemeniz gereken 7 durum

Eğer bir ilişki içerisindeyseniz ya da ilişkinin başında, belki de bir gün başlama olasılığını düşünüyor olun; bir ilişkinin içerisindeyken beklemeniz gereken durumlar vardır. Sizin için ilişkide olması gereken 7 durumdan bahsettik.

İster bir ilişki içerisinde olun, isterseniz ilişkinin başlangıcında ya da bir gün başlama olasılığını düşünüyor olun; bir ilişkinin içerisindeyken beklemeniz gereken belirli şeyler var. İşte sevgi dolu, sağlıklı ve önemli bir ilişki içerisindeyken ummanız gereken, tartışmaya kapalı 7 şey:

Önemli olmak

Her ilişki türü içerisinde, beklemeniz gereken ilk şey, partnerinizin hayatında önemli bir yeriniz olduğunun düşünülmesidir. Partnerinizin, isteklerinize, ihtiyaçlarınıza ve beklentilerinize karşılık vermesi, önemlidir. Sizin de partnerinizi hayatınızda kıymetli bir yere koyarak karşılık vermeniz gerekiyor. Yoğun bile olsanız haftada bir kez bile olsa birlikte geçirebileceğiniz zaman yaratmak ya da gün içerisinde duyarlı mesajlar atmak; insanların size nasıl davranmalarını istiyorsanız, siz de aynı doğrultuda davranmalısınız.

Gelecek konusunda hemfikir olmak

Uzun vadeli planlarda net olmak, kritiktir. Nihayetinde isteğiniz ne olursa olsun, bir ilişki içerisindeyseniz eğer, partnerinize karşı dürüst olmanız gerekiyor ve isteklerinizin benzer olmaları... Evlilik, çocuk sahibi olma gibi meseleler, netleştirilmesi gereken konulardır. Evet ya da hayır; belki diye bir yanıt söz konusu değildir. Eğer partneriniz geleceğe belirsizlikle bakıyor, ama siz tam olarak ne istediğinizi biliyorsanız, bu durum, gelecekte ciddi sorunlar yaşatabilir. İlişkiniz böyle bir çıkmaza girdiyse, biraz zaman verin, konu hakkında daha çok konuşmaya çalışın.

Mükemmel iletişim

İletişimin en kusursuz hali, her ilişkide olması gereken bir şeydir. Burada söz konusu olan yalnızca partnerinizle aranızdaki iletişim değil; kendinize ne derece ulaşabildiğiniz de çok önemli. Bağlantı kurma ve iletişim, ilişkide başarının anahtarlarındandır; öz benliğinizle olduğu kadar çevrenizdeki dünya ile de bağlantıda olmalı, yalnızca diğer insanlarla değil, kendinizle de derin bir iletişim kurabilmelisiniz.

Saygı

İlişkide, daima karşılıklı saygının mevcut olması gerekiyor. Her zaman aynı fikirde olmayabilirsiniz; ancak en azından, açık fikirlilikle, birbirinizi dinlemeye istekli olmalısınız. Eğer partnerinize saygı duymazsanız ya da partneriniz size saygı duymazsa, bundan sonra gelen her şey, sağlıksız bir temel üzerine kurulmuş olacaktır.

Saygı mevcut değilse, ağırbaşlılıkla yola devam etmek

Saygı, ilişki içerisindeki etik kurallarının başında gelir; saygı gördüğünüzü hissetmiyorsanız eğer, yolunuza devam edin. Bilim de bu yöntemin arkasında. Yapılan araştırmalar, hiçbir ilişkinin, karşılıklı saygı olmaksızın başarılı ve sağlıklı olamayacağını gösteriyor. Hatta saygının olmaması demek, doğrudan zehirli bir ilişkinin içerisinde olduğunuzun işaretidir.

Sorumluluk

Bir ilişkiden daima beklemeniz gereken bir başka şey, mesuliyet duygusudur. Sorumluluk, güvenin en yakın kuzenidir. Sorumluluk olmadığında, hiçbir şeyiniz yok demektir. Özellikle de güven çok önemlidir. Sorumluluk duygusunun olmadığı yerde, güven aranamaz. Kişinin, bir sorun ya da yanlış anlaşılma söz konusu olduğunda, kendine düşeni üstlenmesi, ilişki içerisindeki sorumluluk duygusunun tanımıdır.

Yürekten sevilmek

Oldukça basit; her ilişki içerisinde, 'sevilme' beklentiniz olmalı. Hepsi bu.

Sizin İçin SeçtiklerimizTaonga: tropikal çiftlik2020'nin En Bağımlılık Yapan Çiftlik Oyunu. Yüklemeye Gerek YokTaonga: tropikal çiftliktuttur.comiddaa uzmanları bugün için hazır kuponlarını paylaştı!tuttur.comZula OyunEn Gerçekçi Savaş Oyunu Fiziğini İlk Sen İndir!Zula OyunTaboola'danTaboola'dan 6af66c3875ee4d1fa9ada523edca93db

İlişkide kadınların uzak durması gereken hatalar

Nice büyük aşklar, ufacık sorunların konuşulmaması yüzünden büyüye büyüye bizi ayrılığa itiyor. İlişkilerde erkekler kadar kadınların farkında olmadan yaptığı hatalar olabiliyor. Peki kadınların bu ayrılıklardaki rolü ne?

ABONE OL


İlişkiyi çok hızlı ilerletmek

İlişki sırasında düşülecek en büyük hatalardan biri çok hızlı ilerlemek olacaktır. Bir adamdan hoşlanıp hoşlanmadığınızı anlamak için kendinize zaman tanıyın. Gerçek karakteri, yeni tanıştığınızda size yansıttığından çok daha farklı olabilir. İlişkinizin doğal gelişimini engellemeyin, ne kendinizi ne de karşınızdaki insanı zorlamayın. Eğer şu an hızlı gittiğinizi fark ederseniz, hala yavaşlayıp, işleri ağırdan alabileceğinizi unutmayın.

Nezaket göstermemek

Düşmesi çok kolay bir hatadır. En kötü yanlarımızı genellikle en çok sevdiğimiz insanlara gösteririz. Ama bu aslında çok da iyi bir fikir değil. Çok sevdiğiniz insanlar, yeryüzündeki herkesten daha fazla nezaket ve şefkat hak ederler. Eğer bu mücadelesini verdiğiniz bir şeyse, aşabileceğinizi ve iki taraf için de çok daha iyi olacağını bilmelisiniz.

Sosyal medya üzerinden taciz etmek

Sevgiliniz sizi sinirlendirecek bir şey yaptı ve yaptığı şeyi, sizi ne kadar sinirlendirdiğini-kırdığını herkesin bilmesini istiyorsunuz. Bu durum o an sizi rahatlatabilir ama barıştıktan sonra pişmanlık duyacaksınızdır. Bu saldırı sadece onun hislerini incitmez, ilişkinizi de negatif bir ışığa boyar.

Sevmediğiniz arkadaşlarına ya da aile bireylerine kaba davranmak

Herkesi sevmek zorunda değilsiniz ve erkek arkadaşınızın arkadaşları ya da aile bireyleri de buna dahil. Bu onlara kaba davranacağınız anlamına gelmiyor. Eğer gerçekten düşündüğünüz gibi insanlarsa ve size kötü davranıyorlarsa, erkek arkadaşınız bunu zamanla kendiliğinden fark edecektir.

Her zaman sizin tavsiyelerinizi almasını beklemek

Partnerinizle hayatınızda karşılaştığınız şeyleri konuşmak ve paylaşmak harikadır. Tavsiyelerde bulunabilmek de öyle. Ama eğer tavsiyenize uymuyorsa, bundan alınmamalısınız. İkinizin farklı bireyler olduğunu ve olaylara / hayata farklı açılardan bakabileceğinizi asla aklınızdan çıkarmayın. Tavsiyeniz ona uymayabilir ve bunda hiçbir sakınca yoktur.

1a2ff6929eea4348af59f86f990e62e3

4 Kasım 2020 Çarşamba

Tatil sonrası depresyon

Tatilden döndükten sonra işten, ilişkinizden, evinizden nefret mi ediyorsunuz? O zaman tatil sonrası depresyonu yani tatil sarhoşluğuna yakalanmış olabilirsiniz.



Tatilden döndükten sonra işten, ilişkinizden, evinizden nefret mi ediyorsunuz? O zaman tatil sonrası depresyonu yani tatil sarhoşluğuna yakalanmış olabilirsiniz.
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi'nden Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel, tatile büyük beklentilerle çıkan ve stresle başa çıkamayan kişilerin tatil dönüşü depresyonu yaşayabildiklerini söyledi.
Tatil dönüşü depresyonunun çoğu zaman uykusuzluk, iştahsızlık ve yorgunluk tabloları ile kendini gösterebildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel, klasik depresyon belirtilerinin tatil depresyonunda da geçerli olduğunu belirterek "Neşesizlik, isteksizlik, dikkat dağınıklığı, zevk alamama, rutin işlerden bile sıkılma ve enerjisizlik. Bu belirtilerle bize gelen hastaya sebep sorgulaması yaptığımızda tatilden yeni dönmüş olduklarını ve üzerinden iki hafta geçmiş olmasına rağmen bu belirtilerde gerileme olmadığını belirliyoruz" dedi.
 
Güzel bir rüyadan uyanmak gibi
Depresyonun durgunluk, neşesizlik, isteksizlik, motivasyonsuzluk, uyku –iştah bozuklukları ile seyreden bir hastalık olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel, şunları söyledi: "Depresyonun oluşumunda dış faktörler önemli rol oynar. Kişi stres uyandırıcı dış faktör ile mücadele ederken yorgun düşerse ya da bu donanımdan yoksunsa depresyon ortaya çıkar. Paradoksal şekilde depresyon, kişiyi daha da felç eder ve sorunla mücadele imkanı ortadan kalkar. Tam bir kilitlenme durumu oluşur. Bu durumda kilidi çözmek ve sorunu gidermek için hekimin ve tedavinin devreye girmesi gerekir. 'Kendi kendinin doktoru ol' ya da 'Biraz gayret göster, çık, dolaş' tarzındaki telkinler bir işe yaramaz. Bu genel bilgiler tatil sonrası için de geçerlidir. Zira tatil gibi sene boyu arzulanan bir durumdan sonra yeniden dünya gerçekleri ile temas etmek hoş olmaz. Güzel bir rüyadan uyanmak gibidir. Bu gerçekler stres uyandırıcı türden özellikler de taşıyorsa tatil dönüşü tam bir cehennem etkisi meydana getirebilir."
 
Tatilde gerçeklikten kopmayın
Kişinin tatilini nasıl geçirdiğinin de önemli olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel, tatil boyunca gerçeklikten uzaklaşan kişilerin, dönüşlerinde gerçekliğin acısını daha fazla hissettiklerini belirterek şöyle devam etti: "Tatil boyunca gerçeklikten ne kadar uzaklaşılırsa gerçekliğin acı verici etkisi o denli şiddetli olacaktır. Mesafe açıldığında ise uyum zorlukları ortaya çıkacaktır. Uyum becerisi yeterli olmayan kişiler bu değişime adapte olamayıp depresyona sürüklenebilecektir. Tatilin kalitesi kadar tatil sonrası iş hayatının kalitesi de bu uyum üzerinde etkili bir faktördür. Eğer kişi işinden memnun değilse tatil sonrası değil her gün sabah uyanıp işe gitmek zaten onun için çok çileli bir iştir. Bu tatil dönüşü, çok daha büyük bir kabus olacaktır. Tatil süresince gerçeklikten de kopmamak gerekir. Zira her güzel şey gibi tatilin de bir sonu vardır. Her ne kadar bunu bilmek ve düşünmek tatil zevkini azaltıyor olsa da her zaman akılda bulundurmak gerekir. Bu bilgi tatil sonrasında hayal kırıklığı yaşamayı azaltır. Örneğin çok yaşlı ve hasta bir yakınımız var ise onun ölümünü bekliyor olmak yas sürecini daha kolay atlatmamızı sağlar. Zira ölüm bir gerçektir. Tatilde eğlenirken bile tatil sonrasında içine girilecek hayat koşulları unutulmamalıdır."
 
İki haftadan uzun sürmemeli
Stresle mücadele becerisi yeterli olmayan kişilerin tatil depresyonunu daha sık yaşayabildiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Evrensel, iki haftadan uzun süren şikayetlerde uzmana gidilmesi gerektiğini kaydetti. Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel "Tatil sonrasında yeni duruma adaptasyon sorunu çeken kişiler daha çok depresif olurlar. Normal yaşamda da gerçeklerin acı ve soğuk yüzünden hep kaçınarak yaşamayı tercih edenler, sorumluluk duygusu yeterli olmayanlar, sorunla karşılaştığında çözüm üretmek yerine yakınmayı ve çevreyi suçlama eğiliminde olanlar daha çok yaşarlar bu depresyonu. Aslında klasik depresyon belirtileri tatil depresyonunda da geçerlidir. Neşesizlik, isteksizlik, dikkat dağınıklığı, zevk alamama, rutin işlerden bile sıkılma ve enerjisizlik. Bu belirtilerle hekime müracaat eden birinde sebep sorgulaması yaptığımızda yeni tatilden dönmüş olmak ve üzerinden iki hafta geçmiş olmasına rağmen bu belirtilerde gerileme olmaması teşhise yönlendirir. Bu belirtilerde artık uzmana gitmek gerekir."
 

 
 



022d8b2164a045e6bd55ad675578797e

Mor inek misiniz, savaşçı boğa mı?

Çevreye saygı duyun, duymayanları uyarın. Bir zanaatkarla dost olun, tevazu geliştirin. 35 yaşından önce yaşamın size sunduklarını değerlendirin. Unutmayın, zaman hızla geçiyor!



Çevreye saygı duyun, duymayanları uyarın. Bir zanaatkarla dost olun, tevazu geliştirin. 35 yaşından önce yaşamın size sunduklarını değerlendirin. Unutmayın, zaman hızla geçiyor!
Gözlerinizi açın, 35 yaşına gelmeden önce yapılabilecek pek çok şey var. Ama bunlardan belki de en önemlisi makul bir yaşam planı yapmak. Çünkü kimse gelecekte kendisini nelerin beklediğini bilemez.
 
Tabiatınız ne olursa olsun, yıllar sonra kafanızı taşlara vurmak istemiyorsanız, biraz da olsa gerçekçi davranmalısınız. Her şeyden önce kendinize karşı sorumlusunuz. Makul bir planı kendiniz için yapmak durumundasınız.
 
Tuba Tezcan, '35 Yaşına Gelmeden Önce Yapman Gereken 101 Şey' isimli kitabında sakin bir yaşam planı hazırlanmasının dışında, dördüncü ana başlıkta şunları sıralıyor:
 
Yaşam size bunları sunarken, siz nerdesiniz?
 
Bir zanaatkarla dost olun
Bir zanaatkarla dostluk kurmanız, topraktan kopmamanıza yardım edecektir. Onu çalışırken izleyin. Zanaatkar dost sizi daha tabii kılar, tevazu geliştirmenizi sağlar. Üstelik onu öyle çok uzaklarda aramanıza da gerek yok! İşyerinizdeki çaycı bile olabilir bu kişi.
 
Mor inek ya da savaşçı boğa olmak... Seçim sizin
Boğa arzu ettiği hayat tarzını hedefler, öküz ise yalnızca kendisine verilen emre itaat eder. pekala ne yapacaksınız? Nietzsche der ki: Kendiniz olun! Savaşçı boğa olmak ya da mor ineğe aşık olmak. Ne dersiniz?
 
Sevgilinizle tek külahtan dondurma yiyin
Havalar çok sıcak ve çok bunaldınız. Akşam vakti işten geldikten sonra sevgilinizle/eşinizle parkta, sahilde yürüyüşe uygun bir zeminde el ele tutuşarak yürüyün. Bir tane dondurma alın ve sırayla yiyin. Çekinmeniz için bir sebep yok. Siz birbirinizin mutluluğunu körüklemeye devam edin. Yaz bitmeden tek külah zevkini mutlaka tecrübe edin.
 
Arabayla bilmediğiniz yerlere gidin
Hayat bir yolculuksa, geldiğimiz ve gittiğimiz yerler arasında da hayatlar olduğunu görmeliyiz. Dilediğimiz gibi gezip tozup bu uzun seyahatimizi biraz daha renklendirebiliriz. Atlayın arabaya ve yollarda kaybolun. Bir gün aklınıza geldiği gibi hareket ederek arabayla canınızın istediği yerlere gidin. Nereye gittiğiniz kimin umurunda? Günlerce, haftalarca bilmediğiniz, görmediğiniz yerleri görün. Çılgınca bir şey mi bu? Neden olsun?
 
Çevre dostu birey olun
Çevreyi korumanın doğrudan kişilik ile bağlantılı olduğunu biliyor musunuz? Tanrı'nın tüm çevrenizde yaratmış olduğu güzellikleri kendi doğasında rahat bırakmayan, zarar veren birinin hangi kişiliğinden söz edebiliriz? Çevresine saygı duymayan biri, nasıl kendi yaşadığı yere saygı gösterilmesini ister? Doğaya eziyet etmekten kaçınalım ki, doğa da bütün cömertliğiyle bizi sarmalasın. Çevremizle dost olup, nerede yaşadığımızı unutmayalım. Arada sırada da birilerine hatırlatalım.
 
Yarın: Fiziksel sağlığınız için aktivite zamanı.
 
Hazırlayan: Fatma Belgin
 
 
 



46234472d6404c4a9d8f48a3cbeaba35