27 Mart 2020 Cuma

Bayram tatili önerileri...

Şeker bayramı yaklaşırken ufak kaçamaklar ruhunuzu dinlendirecek.



Şeker bayramı yaklaşırken ufak kaçamaklar ruhunuzu dinlendirecek.
Şeker bayramı yaklaşırken ufak kaçamaklar ruhunuzu dinlendirecek. Keyif ve huzur dolu bir tatil geçirmeniz için birbirinden güzel tatil mekanlarını bir araya getirdik…
 



1df957c72a2f46ddb12ebec91a2763dc

Daha önce hiç duymadığınız ilginç isimler!

Bu isimler kulağınıza biraz ilginç gelebilir!



Bu isimler kulağınıza biraz ilginç gelebilir!
Sibirya: Tatarca "Uyuyan Topraklar"
 
Toma: Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı
 
Pupuş: Tıraş ederken çocukların alınlarının üstünde bırakılan bir tutam saç, perçem
 
Vera: 1- Günah ve haramdan kaçınmak için şüpheli şeylerden uzak durma, takva, ittika 2- Halk, mahluk, alem, kainat
 
Temmuz: Bir ay adı
 
İlginç: Dikkat çekici olan
 
Hüda: Yaratıcı
 
Poseidon: Yunan mitolojisinde deniz, deprem ve atların tanrısı
 
Azur: Mavi
 
Merin: Hal, durum
 
Mia: Parlayan, parıldayan
 
Burçiğ: Burhan ve Çiğdem adlı ebeveynin çocuklarına kendi isimlerinden esinlenerek koydukları isim...
 
Tamay: Dolunay
 
Tuğcenk: Burçiğ gibi Tuğcenk isimi de talihsiz bir seçim... Anne ve babanın isimlerinin ilk hecesi
 
İstanbul: Türkiye'nin en kalabalık şehri
 
Erza: Razı, hoşnut etmek anlamında kullanılır
 
Merter: Mert ve Er'in birleşimi. Fakat yine de talihsiz. İstanbul'ın teksil merkezlerinden birinin adı halihazırda Merter
 
Doğay: Doğan bir aya atıfla bulunmak isteyen ebeveyn seçimi
 
Burçe: Samimi, hoş, sempatik
 
Bikem: İçinde kötülük olmayan anlamına gelir. Osmanlıca ve Farsça'da geçer. Kemsiz, kötülüksüz demektir
 
Orçin: Orcin bir kimya terimidir. Fakat bir kimya teriminden başka bir şey ifade etmeyen Orçin tahminlerimize göre yine ebeveynlerin talihsiz seçimlerinden
 
Melik: Bütün alemlerin sahibi, tek hükümdar anlamına gelmektedir
 
Cabir: Zorlayan, cebreden
 
Asel: Cennetteki bal ırmağı anlamına gelir
 
Canip: Yan, taraf, yön anlamına gelen Canip ismine sahip Türkiye'de 2366 kişi vardır
 
Andaç: Armağan anlamına gelen Andaç ismi hem kız hem de erkek çocuklarına verilmekte
 
Bahanur: Güzel ışık, parlayan ışık anlamını taşıyor
 
Berlin: Almanya'nın başkenti
 
Hadika: ağaçlı yer, ağaçlık bahçe anlamına geliyor
 
Botan: Dicle Nehri'nin bir kolu
 
 
 



1e3033d536644330818ac2b7021702c4

26 Mart 2020 Perşembe

10 soruda prostat hastalığı

Prostat hastalıkları Türkiye'de ve dünyada milyonlarca erkeği olumsuz etkiliyor. Özellikle prostat kanseri, dünyada her 7 erkekten 1'inin, Türkiye'de ise her 12 erkekten birinin sorunu.

Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanserler arasında ikinci sırada yer alıyor. Anadolu Sağlık Merkezi'nin bu yıl 4'üncüsünü gerçekleştirdiği Onkolojik Bilimler Sempozyumu'nda prostat kanserindeki son gelişmeler değerlendirildi. Üroloji Uzmanı ve Üroonkoloji Merkezi Direktörü Prof. Dr. Cemil Uygur ve Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, eylül ayının prostat kanseri farkındalık ayı olduğunu belirterek prostat kanserine ilişkin önemli bilgiler paylaştı. Uzmanların, prostat hakkında en sık sorulan 10 soruya yanıtları şöyle:

Prostat neden büyüyor?

Ergenlik döneminde vücutta artan erkeklik hormonunun etkisiyle birlikte prostat bezinin büyümesi de hızlanıyor. Kanda testosteron hormonu bulunduğu sürece prostat da büyümeye devam ediyor. Bu durum ancak erkeğin herhangi bir nedenle yumurtalarını kaybetmesi halinde sona eriyor.

Prostatın olması gereken normal boyutları nedir?

Prostat bezi, bir balonu andıran idrar torbasının ağzını yumruk gibi saran bir organ. Ergenliğin tamamlandığı 18-20 yaşlarında 12-15 gram, yaş ilerledikçe de 60-100 gram arasında olabiliyor. Nadiren 200 grama ulaştığı durumlar da görülebiliyor.

Prostatı büyüyen her erkek neden hekime başvurmuyor?

Çünkü erkeklerin, vücut yapısına ve kanında dolaşan erkeklik hormonunun dengesine bağlı olarak kendilerine has bir prostat yapısı var. Burada prostatın büyüklüğü değil, idrar torbasını bir yumruk gibi sararken torbanın ağzını sıkıp sıkmadığı önem taşıyor. Eğer çok sıkarsa idrarı boşaltmakta zorlanma yaşanıyor.

Prostat büyümesi nasıl tedavi ediliyor?

Prostat büyümesi tedavisine karar verirken bu büyümenin ne kadar soruna yol açtığı, prostatın büyüklüğü, yaş, genel sağlık durumu ve altta yatan diğer sağlık sorunları gibi durumları göz önünde bulundurmak uygun olur. Tıbbi tedavi seçenekleri arasında alfa blokerler ve 5 alfa redüktaz inhibitörleri grubu ilaçlar düşük doz fosfodiesteraz 5 inhibitörleri (PDE5i) ve bunların kombinasyonları sayılabilir. İlaç tedavisinden fayda görmeyen hastalara cerrahi tedaviler önerilir. Bunlar arasında minimal invaziv endoskopik cerrahilerden greenlight lazer, TUR- Prostatektomi, Robotik Transvezikal Prostatektomi sayılabilir. Büyük prostatlarda açık cerrahi girişimler uygulanabilir.

Her prostat büyümesi kansere döner mi?

Hayır ancak her prostat büyümesinde ilk olarak kanser varlığının araştırılması gerekir. Prostattaki büyüme özellikle 40'lı yaşlardan sonra dikkat çekiyor. Hastalar çoğunlukla idrar akımının zayıflaması, sık sık tuvalete gitme isteği, tuvalette tam boşaltım yapamama, gece idrar sıkıştırmasıyla uykudan uyanma şikayetleriyle hekime başvuruyor. Hangi nedenle olursa olsun üroloji polikliniğine başvuran 40 yaşın üzerindeki kişilerin muayenesinde ilk olarak, hastanın prostat kanseri olup olmadığı araştırılıyor.

Prostat kanserinin belirtileri neler?

Kendine has belirtisi yoktur fakat yalnızca ileri evrede, idrar yolunda sıkışmaya neden olabiliyor. Genel olarak geç dönemde ortaya çıkan şikayetler idrar sıklığında artış, idrar akımında zayıflama, idrar yapamama hali, kesik kesik idrar yapma, idrar yaparken ağrı/ yanma hissi ve idrarda kan görülmesi şeklindedir. Hastalığın prostat dışında kemiklere de yayılmış olması durumunda kemik ağrıları, özellikle de sırt bölgesinde, kalça, bacaklar ve kaburgalarda ortaya çıkabilir.

Prostat kanseri tanısı için ne gibi taramalar yapılıyor?

Kansere yönelik taramalar; elle muayene ile prostat kontrolü ve kanda PSA incelemesinden oluşuyor. PSA'nın görevi tamamen meniye karışmak olsa da 40'lı yaşlardan sonra kana karışan kısmı artmaya başlıyor. Bu da prostatın büyümesine, iltihaplanmasına, ileri yaşa ya da kabukta kanserli doku bulunmasına bağlı olarak kana karışmasına yol açabiliyor. Eğer bu incelemelerin sonucunda bir risk olduğu düşünülürse, prostat biyopsisi alınarak araştırma tamamlanıyor. Kanser olasılığı ortadan kalktıktan sonra ise hastanın idrarla ilgili şikayetlerinin ne sıklıkta ve şiddette olduğu değerlendiriliyor.

MR - TRUS Füzyon yöntemi nedir, tanıda nasıl bir avantaj sağlıyor?

Klasik biyopsi yönteminde, Trans Rektal Ultrason eşliğinde standart bölgelerden biyopsi örnekleri alınıyor. Gelişmiş MR görüntülerini gerçek zamanlı ultrason görüntüleriyle birleştiren MR-TRUS Füzyon yöntemi ise, prostatın üç boyutlu haritasını çıkararak robot yardımıyla biyopsi iğnesini doğrudan kanser şüphesi olan odaklara yönlendiriyor. Muayenesi normal, PSA'sı yüksek hastalarda kanser oranı yüzde 25-30. Klasik biyopsi, var olan kanserlerin yüzde 70-75'ine tanı koyabiliyor. MR-TRUS Füzyon biyopsisiyle ise tanı oranı yüzde 95'in üzerine çıkıyor. Ayrıca MR-TRUS Füzyon biyopsisi hedefe yönelik yapıldığı için alınan parça sayısı az olacağından enfektif komplikasyon olasılığı daha azdır. MR-TRUS Füzyon biyopsisi sayesinde özellikle PSA yüksekliği devam eden ve tekrarlayan prostat biyopsilerinde tümör saptanmayan hastalarda klinik açıdan önemli kanserlerin yakalanma oranı yükseliyor.

Prostat kanserinin cerrahi tedavisinde ne gibi yenilikler var?

Yeni gelişmiş cerrahi ve radyoterapi teknikleri, moleküler yöntemler ile hedefe yönelik ajanlar, kanserde kullanılan tedavi seçeneklerini artırıyor. Son zamanların en önemli gelişmelerinden biri olan ve "geleceğin cerrahisi" olarak adlandırılan robotik cerrahi de prostat kanseri tedavisinde en başarılı uygulamalardan biri.

Prostat kanseri tedavisinde robotik cerrahi büyük avantajlar sağlıyor. Geleneksel yöntemlerle yapılan prostat ameliyatları için büyük bir kesi gerekirken, robotik cerrahi uygulamasıyla karın boşluğuna küçük bir kesiden girilerek işlem gerçekleştiriliyor. Bu cerrahi yöntemde, 12 kat büyütülen ve üç boyutlu sağlanan görüntü, birçok yönde hareket edebilen mikro aletlerle yapılıyor. Dolayısıyla yüksek çözünürlüklü ve 7 derece hareket edebilen enstrümanlar yardımıyla robotik prostatektomide kanserli prostat dokusu daha net görülüp temizlenebiliyor. Öte yandan robotik radikal prostateknomi ameliyatlarında da üç boyutlu kameralar sayesinde ameliyat yapılan bölge büyütülebiliyor. Bu sayede kanamalar da daha net görebildiği için erken durdurulabiliyor. Elbette robotik cerrahi sisteminin tamamen robota bağlı bir uygulama olmadığı unutulmamalıdır. Ameliyatı gerçekleştirecek cerrahın, radikal prostatektomi ameliyatındaki cerrahi deneyimi de son derece önemlidir.

Robotik cerrahiyle cinsellik ve idrar sorunları ortadan kalkıyor mu?

Eğer hastanın yaşı 60'tan küçükse ve iki taraflı sinir koruyucu teknik uygulanmışsa, robotik cerrahi tekniği ile radikal prostatektomi ameliyatından sonra ilaç almaya gerek kalmıyor. Robotik cerrahi yönteminden sonra cinsel fonksiyonunu gerçekleştirme oranı %80-90, idrarı normal şekilde tutabilme olasılığı ise %96-98. Robotik cerrahinin sağladığı avantajla sinir korumadaki ve idrar tutma kaslarını korumadaki cerrahi performansın da artması sağlanıyor. Böylece cinsellikten sorumlu sinir ve damar demeti daha iyi korunabiliyor. Bu da özellikle cinsel yaşamının devam etmesini isteyen hastalar açısından büyük önem taşıyor.

2899ceeefba8482f8de89207e583ecb2

Beyler dikkat! Banyodan sonra bunu yapmalısınız

İleri safhalarda farkedildiğinde ölümcül sonuçlara neden olan testis kanseri için erken teşhis çok önemli... Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mete Kilciler erkekler için önemli uyarılarda bulundu.

Testis tümöründe ağrı olmadığını belirten Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mete Kilciler, "Testis tümörü tedavi edilmezse veya tedavide geç kalınırsa ölümcül olabilen bir hastalıktır.Testis tümöründe ağrı olmaması, hastanın doktora geç gitmesine sebep olabilir.


Eğer testis tümörü erken tespit edilip tedavi edilirse, hasta bu hastalıktan tamamen kurtulduğu gibi sağlığı, cinsel fonksiyonu ve üreme fonksiyonunda bir bozulma olmadan normal hayatını sürdürebilir" dedi.


Testis kanserinin en çok 20 ve 40 yaş arasındaki erkeklerde görülen bir tümör olduğuna dikkat çeken Kilciler, "Testis tümörüne yakalanma ihtimali en yüksek olan grup, doğuştan inmemiş testisi olan erkeklerdir.


İnmemiş testisi olan erkekler normal erkeklere göre 5 kat daha fazla testis tümörüne yakalanma ihtimaline sahiptir. Bu hastalarda ameliyat ile testis torbasına indirilse bile bu risk ortadan kalkmıyor.


Bu yüzden özellikle testis tümörüne yakalanma ihtimali yüksek olan erkeklerin kendi kendilerine bu muayeneyi her banyoda düzenli olarak yapmalarında fayda var" diye konuştu.


Testislerin vücut dışında skrotum denilen torbada bulunduğunu belirten Prof. Dr. Kilciler, "Bu yüzden elle muayenesi çok kolay olup kanserli kitle muayene ile çok erken safhada yakalanabilir.


Sıcak bir banyodan sonra testisi saran torba yumuşar. Bu anda erkek testisini kendisi çok daha rahat muayene edebilir ve testis içindeki kitleyi kolayca hissedebilir.


Bu muayene, ayakta dururken, başparmak testisin önünde, diğer parmaklar arkasında iken, testis parmaklar arasında nazikçe ezilerek yapılır.


68f648e2c16d405a825cb68f498ac459

Prostat kanserinde Fokal HIFU Terapi

Ürolojik Robotik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Volkan Tuğcu, prostat kanserinde güncel bir tedavi olan HIFU tedavi tekniği hakkında bilgiler verdi.

Lokal prostat kanseri ne demektir?

Lokalize prostat kanserinde (yani kanserin henüz tamamının prostat dokusu içinde olup çevre dokuların salim olduğu evrede) HIFU primer tedavi yaklaşımı olarak uygulanmaktadır. Prostat büyümesi için ameliyat yapılan hastalarda tesadüfen prostat kanseriyle karşılaşılabiliyor. Benign prostat hiperplazisi (BPH-iyi huylu prostat büyümesi) tanısıyla açık ya da endoskopik cerrahi gören hastaların %12'lik bir kısmında insidental-tesadüfen prostat kanseri görülebilmektedir. Bu hastaların kanser açısından ilave tedaviye ihtiyaçları vardır fakat klasik tedaviler lokal prostat kanseri tedavisini daha ağır komplikasyonlarla geçirmelerine yol açabilir. Primer prostat kanserinde tümöre odaklı Fokal HIFU tedavisi ile hastalara daha az komplikasyonsuz bir süreç sağlanabilmektedir.

Primer prostat kanserinde Fokal HIFU (tümöre odaklı) tedavi nedir?

Prostat kanserinde gereğinden fazla tedavi durumları (overtreatment) görülmektedir ve daha az invazif ve yeterli tedavilere ihtiyaç çok yüksek düzeydedir. Bu nedenlerle prostatta tek odakta düşük riskli tümörü olan hastalara bu tip bir tedavi stratejisi uygulamaktır. Amaç tek odaklı, lokalize prostat kanseri vakalarında TUR yapmadan parsiyel ve tümöre sınırlı bir tedavi stratejisi planlamaktır. Bu tip tedavinin başarısızlık ya da nüksetme durumunda total/radikal dönüşüm şansı da bulunmaktadır. Bir tarafta sfinkter fonksiyonu ve seksüel performansın korunması amaçlanır. Diğer yandan bekle-gör durumunda hastanın yaşayacağı psikolojik stres durumu rahatlar. "Gereğinden fazla tedavi" sorusuna karşı prostat kanserinin fokal tedavisi, non-invazif bir yöntendir.

Prostat kanserinde Focal HIFU tedavisi hangi hastalar için uygundur?

HİFU işlemi, genel anestezi altında yapılan, non-invazif, tek seansta bitirilen bir tedavidir. İşlemde rektuma yerleştirilen ve açılı piezoelektrik kristal içeren kaşık şekilli bir aplikatör ve yayılan ultrasonografik dalgaları bir noktaya odaklayan ultrasonic tarayıcı kullanılır. Aplikatörlerin HIFU ateşleme sıralaması, yoğunluğu ve süresi her vaka için özeldir. Aplikatörlerin işlem esnasındaki intrarektal pozisyonu 3 boyutlu olarak bilgisayarlı algoritmayla belirlenir, yapılan ölçümler 3 boyutlu görüntü ile kontrol edilir, düzeltilir ve tedavi planına göre her lezyon için otomatik ve anlık gerçek zamanlı ultrasonik görüntüleme yapılır. Böylece HIFU uygulamasında en yüksek intraoperative keskinlik sağlanır ve bu HIFU işlemini uygulayan teknolojileri "akıllı cerrahi robot" yapan özelliktir.

HIFU, primer prostat kanserinde lokal tedavi, radyoterapi ve cerrahi başarısızlığı sonrası salvaj tedavi ve lokal ileri evre prostat kanserinde birlikte destek tedavi olarak uygulanan güncel bir tedavi yöntemidir. TUR ile entegre edildiğinde "Radikal HIFU", TUR'dan ayrı non-invazif olduğunda fokal HIFU olarak uygulanır. Değişken ve uzun süreli bir hastalık olan prostat kanserinin tüm tedavi süreci göz önünde bulundurulduğunda, HIFU çok yönlü bir tedavi tekniğidir. HIFU herhangi bir klasik tedavi yöntemiyle kıyaslanmamaktadır ancak hastalığın seyri boyunca endikasyonları tüm diğer tedavilerle çakışabilir, alternatifler yaratabilir. İlaveten işlemin tek seansta yapılabilmesi ve düşük işlem esnası ve sonrasında yan etkilerin düşük olması ve non-invazifliği dolayısıyla her yaş ve her sağlık durumunda hastada uygulanabilir görünmektedir.

Prof. Dr. Volkan Tuğcu

16137eaf63c24e39b01fcfcf2b79fce4

Antidepresanlar kilo aldırıyor mu?

Depresyon gibi psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan antidepresanların kilo aldırdığı uzun yıllardır tartışılıyor. Peki gerçekten antidepresan tedavisi kilo aldırır mı? Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr. Kerem Bıkmaz bakın neler söyledi...

Bu, yıllarca merak edilen ama net bir sonuca bağlanamayan bir konu. Son günlerde İngiltere'de yapılan bir araştırma da 10'dan fazla yaygın antidepresanı kullanan hastaların, kullanmayanlar ile kıyaslandığında fazladan 2 – 3,5 kilo alma olasılığının yüzde 21 arttığını gösterdi.


Araştırmaya göre kilo alımı riski özellikle sürekli antidepresan kullanımının 2 ila 3. yılında zirveye çıkıyor vebu riskin 6 yıla kadar sürdüğü gözleniyor. Fazladan 2-3,5 kilonun, bazı kişileri normal kategorisinden kilolu veya obeze taşıyabileceğine işaret eden uzmanlar, kilolu kişilerde antidepresanın obezite riskini yüzde 29 yükselttiğini de vurguladı.


Araştırmada ayrıca antidepresan kullananların, kilo alımıyla ilgili endişeleri varsa doktorlarına danışmadan ilacı bırakmamaları uyarısında bulunuldu.


Almayı kolaylaştırıyor, vermeyi zorlaştırıyor

Bu haplar çoğu kişide kilo almayı zolaylaştırıp kilo vermeyi zorlaştırıyor. Kilo sorununuz varsa bu bilgiyi mutlaka dikkate alın. Çünkü kilo alımının artmasıyla da depresyon, mutsuzluk bağlantılı olabiliyor.

Doktor kontrolünde başlanması gereken antidepresanları doktor kontrolünde bırakmanız gerektiğini de unutmayın.


dfa56d6245154738acb68b61c7f76645

Mindful seks: Cinsel birliktelik sırasında zihninizi arındırın

Cinsel birliktelik sırasında zihninizi meşgul eden düşüncelerden nasıl kurtulabilirsiniz? Sizi, bilinçli farkındalık ile zihni arındırıp cinsel hazzı doruklarda yaşatacak mindful seks yöntemiyle tanıştırıyoruz. Peki, mindful seks nedir, nasıl uygulanır? İşte tüm detayları...

Cinsel birliktelik sırasında, gündelik hayatınızda yaşadığınız her sorun/durum aklınıza geliyorsa, zihnini dış uyarıcılara kapatmakta zorluk çekiyorsunuz demektir. Zihin, cinsel birliktelik sırasında başka düşüncelerle meşgul olması sonucunda yaşanan deneyim kötü sonuçlanabilir. Ancak cinsel birliktelikten alınan hazzın yüksek olması, zihninizi var olan her şeye kapatıp yalnızca o anı deneyimlemeye odaklanmanızla mümkün.


Günümüzde "zihni her şeye kapatıp ana odaklanmak" denildiğinde akla ilk gelen şey "mindfulness", yani bilinçli farkındalık. Son zamanlarda kişiler üzerindeki olumlu psikolojik etkileri bilimsel olarak da desteklenmiş olan bilinçli farkındalık uygulamaları kişinin mutluluğunu artırırken depresyon, gerginlik gibi olumsuz duyguların ortaya çıkmasını engelleyerek psikolojik bozuklukları engelliyor. Araştırmalar sonucunda bilinçli farkındalığın cinsel mutluluğu da artırmaya yardımcı olduğunu gösterdi. Hatta bu yöntemin ismi de mindful seks olarak adlandırılıyor.


Bedenin yoğun olarak uyarıldığı cinsel deneyim sırasında zihninizin cevaplamanız gereken bir e-mailde olması yaşadığınız deneyime tam olarak odaklanmanıza engel olabilecek bir faktör. Ancak bilinçli farkındalığı kazanmak, yani bedeni ve zihni aynı zeminde buluşturabilmek yoğun bir çalışma ve pratik gerektiriyor.


Peki, cinsel birliktelik sırasında zihnimizi meşgul eden düşüncelerden nasıl kurtulabiliriz?

O an zihninizde dönüp duran ve sizi yaşadığınız deneyime tam olarak odaklanmaktan alıkoyan düşüncelerle başa çıkmanın birçok farklı yolu var. Bunlardan biri kendinize müdahale ederek o anda olmaya odaklanmak için komut vermeniz. Derin bir nefes alarak kendinize "ana dön, odaklan" gibi bir kelime belirleyip "andan" çıktığınızı hissettiğinizde içinizden bu kelimeyi söyleyerek kendinizi ana geri getirmeyi deneyebilirsiniz.

Ters bir etki de yaratabilir!

Böyle zamanlarda zihninizin başka şeylerle meşgul olduğunu düşünmek, buna gereğinden fazla odaklanmak ve kendinizi bu deneyim yüzünden yargılamak tersi bir etki de yaratabilir. Bu nedenle kendinizi zorlamadan, düşüncelerinize çok anlam yüklemeden ve düşünerek daha da derinlere inmeden kendinizi ana geri getirmeye dikkat edin.

Derin nefes almak çok önemli

Derin nefesler alıp vermek ve nefesinize odaklanmak size olduğunuz ana geri dönmeniz konusunda en yardımcı olabilecek tekniktir. Cinsel birliktelik sırasında beden hareketlerinizi nefes alış verişlerinizle senkronize etmek de ana geri dönmenizi sağlayacaktır. Yalnızca bedeninizi dinleyin ve bedeninizde yaşanan değişimlere ve uyarıcılara odaklanın.

Bilinçli farkındalık zamanla öğrenilen ve zor zamanlarda kullanılan yardımcı bir teknik olmanın da ötesinde yaşamınızda her zaman olması gereken bir sağlık durumudur. Bu nedenle yalnızca cinsellik sırasında ana odaklanmaya ve zihninizdeki düşüncelerden kurtulmaya çalışmak yerine iş yaşamından arkadaşlarınızla olan ilişkilerinize kadar hayatınızın her alanında bilinçli farkındalıkla hareket etmeye çalışırsanız zamanla cinsel yaşamınızda deneyimlediğiniz pozitif değişimler de kendiliğinden ortaya çıkacaktır.


46c07287af5c46668e290a35c0f4f97a

13 Mart 2020 Cuma

Kanser hücrelerinin büyümesini önleyen besinler

MEMEDER Yönetim Kurulu Üyesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Beyza Özçınar, meme kanserinden koruyan ve meme kanseri tedavisinde olumlu etkileri olduğu belirlenen son araştırma sonuçlarını açıkladı. Araştırma sonucuna göre özellikle soya içeren gıdalar, bazı sebze, meyve ve baharatların tüketimi sayesinde bazı meme kanseri tiplerinde azalmalar görülüyor.

Meme kanseri tüm dünyada ve Türkiye'de kadınlarda en sık görülen kanser ve en önemli kanserden ölüm nedenlerinden biri olmaya devam etmekte. Yapılan birçok epidemiyolojik çalışma bazı sebze ve meyvelerin tüketimi ile meme kanseri gelişimi arasında ilişki olduğunu göstermekte.En son yapılan bir meta analizde sağlıklı beslenme ile meme kanseri gelişim riskini azaltma arasında ilişki olduğu, özellikle bazı meme kanseri alt tiplerinden olan hormon reseptörü negatif meme kanseri ve menopoz sonrası gelişen meme kanserinde azalmalar olduğunu göstermekte.


MEMEDER Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Beyza Özçınar, yapılan çalışmaların özellikle soya içeren gıdalar, meyve ve turpgil tüketiminin meme kanseri riskini azalttığını gösterdiğini belirtiyor.''Bazı sağlıklı gıdaların meme kanserinin tekrarlama riskini azaltarak yaşam süresini uzattığı görülmekte. Soya içeren yiyeceklerin (kuru fasulye, bezelye ve nohut vb.) meme kanseri gelişimi riskini azalttığına dair özellikle Asya popülasyonu üzerine yapılmış çok sayıda çalışma bulunmakta.


Ayrıca meyvelerin içerisinde yer alan pomegranat maddesi antioksidan etkisinden dolayı meme kanseri riskini azaltmakta. Meyvelerden ise özellikle; limon, portakal, mango, greyfurt, hünnap ve misket limonu tüketimini öneriyoruz.Elma ve kabuğunda yer alan flavonoidin maddesinin yine meme kanseri hücrelerinin büyümesini engellediği biliniyor. Sebzelerden ise; brokoli, brüksel lahanası, karnabahar ve su teresinin tüketilmesi meme kanseri riskini azaltıyor, pancardan elde edilen bazı maddeler kanser hücreleri üzerine ölümcül etki ediyor.''


Zencefil, sarımsak ve çörekotu anti meme kanseri etkisi içeriyor

Doç. Dr. Beyza Özçınar, meme kanseri tedavisinde sadece sebze ve meyve tüketiminin değil, baharat ve tahılların da önemli rolü olduğunu söylüyor. ''Özellikle zencefil, sarımsak, çörek otu içerisinde yer alan bazı biyoaktif maddelerin anti meme kanseri etkileri bulunmakta. Bu baharatların tüketimi meme kanserinin yayılımını azaltıyor.Kırmızı biberde bulunan kapsaisin maddesi meme kanseri hücrelerinin çoğalmalarını azaltırken, araştırmalar karabiber ve safranın da kansere karşı etkili olduğunu gösteriyor. Ayrıca tahıllardan süpürge darısı, arpa ve buğday üzerinde yapılan çalışmalar da bu tahılların tüketiminin meme kanseri hücrelerinin büyümesini azalttığını göstermekte.''

MEMEDER Yönetim Kurulu Üyesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Beyza Özçınar, bu gıdaların tüketimini meme kanseri riskini azaltmak amacıyla sağlıklı bireylere önerdiklerini ancak bu doğal gıdaların tüketimi ile ilgili dikkatli olunması gerektiğini de ekliyor:


''Meme kanseri tanısı ile tedavi gören hastaların özellikle kemoterapi sırasında, doğal gıdalar ile kemoterapi ilaçları arasında etkileşim olabileceğini bilmeleri ve kullanmamaları gereken gıdalar ile ilgili olarak kendi hekimlerine danışmaları çok önemli. Meme kanseri tanısı ile aktif tedavi altındaki hastaların bu gıdaların tüketiminde hekimleri ile iletişim içerisinde olmaları gerekmekte. Tedavi sonrasında uzun dönemde meme kanserinin yayılmasından ve tekrarlamasından korunmak amacı ile bu tür doğal gıdaları kullanmaya devam edebilirler.''


ef08f5c4ccab4a5d88db37215ec6fbbc

Cinsel ilişkiden önce sakın bunu yapmayın

Seksten önce yapılması gerekenler, seksten sonra yapılması gerekenler diye birçok efsanevi sözler duyuyoruz. Doğru diye yapılan yanlışları açıklıyoruz.

Kadınlara seksle ilgili sıklıkla verilen bazı önerilerin aslında yanlış ve zararlı olduğu ortaya çıktı. Verilen bazı tavsiyeler birbiriyle çelişkili olabiliyor hatta bazıları tamamen uydurmaca. Şimdi size faydalı ipuçları vereceğiz.

Kadınlara idrar yolu enfeksiyon riskini azaltmak için cinsel ilişkiden önce mesanenin boşlatılması gerektiği söylenir. Ancak uzmanlara göre bu kesinlikle yapılmamalı, aksine cinsel ilişkiden sonra mesane boşaltılırsa idrar yolu enfeksiyonu kapılmaz.

Neden seks sonrası idrar yapmalıyız?

Seks sırasında vajinadaki bakteriler üretra içine zorla sokulabilir. İdrar yapmak bakterileri atabilir bu yüzden cinsel ilişkiden sonra mesaneyi boşaltmak sağlıklıdır.
İdrar yolu enfeksiyonu nasıl önlenir?

Uzmanlara göre, hamile kalmak için diyafram kullanmak, diyaframın mesaneye baskı yaparak tamamen boşaltılmasını önleyebileceğinden, idrar yolu enfeksiyonunu arttırabilir.
Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonunuz varsa ve bir diyafram kullanıyorsanız, başka bir hamile kalma yöntemine geçmeyi düşünmelisiniz.

Prezervatif kullanımı, sperm öldürücü yağlar da idrar yolu enfeksiyonuna neden olabilir. sık sık idrar yolu enfeksiyonu geçiriyorsanız yağ içermeyen ilaç kullanmayı deneyin.

İdrar yolu enfeksiyonu kapmamak için dikkat edilmesi gerekenler

Dehidrasyonu önlemek için bol miktarda su için ve idrar yollarınızdaki bakterilerden kurtulun.
İdrar yapma ihtiyacını hissettiğinizde tuvalete gidin.
Vajinal bölgeyi önden arkaya doğru silin.
Her gün vajinanızı yıkayın ve seks yapmadan önce temizliğine özen gösterin.
Mesaneyi seks yaptıktan sonra boşaltın.

3044bca9d6564417a9854bacb41a8756

Bunları uygulayarak gripten kolayca korunabilirsiniz!

Dr.Fevzi Özgönül, 'Grip özellikle yaşlılar ve çocuklar için tehlikelidir. Akciğerde çoğalıp zatürreye yol açıp başka hastalıklara da zemin hazırlaması nedeniyle grip, özellikle 65 yaş üstü kişilerde, akciğer, kalp, böbrek, karaciğer ve şeker hastalığı olanlarda ve kanser tedavisi görenlerde ve bağışıklık sistemi tam gelişmediği çocukluk döneminde ölümcül olabilir.' dedi.

En etkili yol grip aşısı olmaktır. Özellikle yukarıda belirttiğimiz risk grubunda olan kişiler mutlaka aşılanmalıdır. Aşı yapılması sadece gribe karşı koruma yapmayacak aynı zamanda grip sonrası gelişebilecek diğer hastalıkların (Bronşit ve zatürre gibi) gelişmesi de önlenmiş olacaktır.


En iyi ikinci koruma yöntemi sağlıklı beslenmektir. Sağlıklı beslenmek dediğimizde hemen aklımıza bol salata, meyve gibi yiyecekler gelebilir. Fakat özellikle kış aylarında bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için hem bitkisel hem de hayvansal proteinlerden beslenmemiz gerekecektir. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için C vitamini ve özellikle çinko yönünden zengin gıdalar ile beslenmek gerekir. Limonlu ve zeytinyağlı salatalar ve özellikle taze portakal ve mandalina mükemmel bir C vitamini kaynağıdır. Çinko için ise Ispanak, kuzu ve sığır eti, badem, mantar, kabak çekirdeği, susam, fasulye, kuru fasulye, bezelye, kabak, hindi eti ve tavuk göğüs eti tüketebiliriz.


Grip en çok soluduğumuz havadan geçer. Bu nedenle havalandırması yetersiz ve çok kalabalık ortamlardan uzak durmamız bizi gribe karşı koruyacaktır. Gribin bulaşmasının bir diğer yolu da ellerimizdir. Özellikle dışarıda dolaşırken veya bir mağazada, alışveriş merkezinde gezinirken, ellerimizle dokunabileceğimiz nesnelere (asansör düğmesi, merdiven tutacakları, kapı kolları, yaslanılabilen duvar gibi yüzeyler, duraklarda bulunan direkler gibi ) dokunmamaya özen gösterelim veya dokunacaksak elimize bir peçete alarak onunla dokunmak ve sonrasında bu peçeteyi hemen çöpe atmak iyi olacaktır. Hastalığın en sık eller ile bulaştığını unutmayalım ve dışarıdayken ellerimizi asla ağız ve burun bölgesine götürmeyelim. Götüreceksek mutlaka temiz bir kağıt peçete kullanalım.


Başkalarının sağlığı için eğer hapşıracak veya sümküreceksek mutlaka temiz kağıt bir peçete kullanıp bunu da hemen çöpe atmamızda yarar vardır. Yolda karşılaştığımız yakın tanıdığımız bile olsa arkadaşlarımızla asla öpüşmememiz gerekir. Çünkü e o bizim hasta olup olmadığımız ne de biz onun hasta olup olmadığını bilmiyoruz. Siz öpüşüp sarılmak için hamle yaparsanız, karşınızdaki kişi hasta bile olsa bazı durumlarda nezaketen kendini geri çekemeyebilir. Bu durumda hastalık kendiliğinden yayılmaya olanak bulur


Ellerimizi sık sık yıkamaya çalışmalıyız ve çalıştığımız yerde kendimize özel bir bardağımız yoksa tek kullanımlık bardakları tercih etmemiz mikropların bulaşmasını engelleyecektir. Ayrıca çalıştığımız ortamda kullandığımız kalem gibi kırtasiye malzemelerine de itina ile yaklaşmalıyız. Mümkünse kendimize özel olanlarını sadece kendimiz kullanmaya gayet etmeliyiz.


Kış aylarında giyim tarzımız da vücut direncimizin düşmesine neden olabilir. Bu nedenle ne derece zor olsa bile kapalı ve sıcak bir ortama girdiğimizde üzerimizdeki fazla olan palto ceket gibi giysileri çıkararak dışarı çıkarken de bunları giyerek vücudumuzun lüzumsuz yere terlemesine veya soğukta kalmasına müsaade etmemeliyiz.


111ee998af274ed6a8fa94c0dda55645

Yaz mevsiminde kadın hastalıkları neden artar?

Yaz aylarında aşırı sıcaklar ve fazla terleme, yetersiz hijyenik koşullarla birleşince jinekolojik problemlerin artmasına yol açabiliyor.Kadın Hastalıkları Doğum Ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Suzan Gençsoy açıkladı.

İdrar yolları enfeksiyonları

Yaz aylarında sıklıkla görülen idrar yolu enfeksiyonları, 'üretra' adı verilen idrarı mesaneden dışarı taşıyan kanaldan bakterilerin bulaşması ile oluşur. İdrar yolu enfeksiyonunun en tipik belirtileri, idrarı boşaltma sırasında veya sonrasında ortaya çıkan yanma hissi, sık idrara çıkma isteği, karın alt bölgesinde ağrı ve rahatsızlık hissi, idrarın bulanık ve kokulu olmasıdır. Tanı konulması ve tedavisi kolay olmakla birlikte, eğer ihmal edilirse ciddi böbrek enfeksiyonlarına neden olabiliyor. Bu belirtilerle karşılaşıldığında mutlaka doktora gitmek gerekir.

Nasıl önlem alabiliriz?

- Temizliğinden emin olmadığınız havuzlara girmeyin

- Mesanenizi sık sık boşaltın

- Günde en az 2.5 litre su için

Vajinal enfeksyonlar

Vajinada doğal ve yararlı bakterilerin yanısıra, uygun şartları bulduğu an baskın hale gelerek sağlık sorunlarına neden olabilen zararlı bakteriler de vardır. Bu patojen bakterileri harekete geçiren şartlar ise aşırı sıcak, terleme ve neme bağlı değişikliklerdir.

En sık görülen vajinal enfeksiyonlar arasında bakteriyel vajinozis ve mantar enfeksyonlarıdır. Bu enfeksiyonlar mantar hücreleri ya da bakterilerin aşırı üremesi sonucu ortaya çıkar ve genelde genital bölgede kaşıntı, yanma, rahatsızlık hissi, kızarıklık ve vajinal akıntı ile belirti verir. Tedavi edilmediği taktirde bu lokal vajinal enfeksiyonlar daha ciddi yumurtalık iltihaplarına kadar varan problemlere yol açabilmektedir.

Nasıl önlem alabiliriz?

İç giyiminize özen gösterin, pamuklu olanları tercih edin, sentetik ve dar olmamasına dikkat edin

Yaz aylarında giyiminizi tamamen pamuklu iç çamaşırlarından oluşacak şekilde ayarlamalısınız. Çok terlediğiniz durumlarda ise mutlaka pamuklu da olsa iç çamaşırınızı kuru olanla değiştirmelisiniz. Sentetik ve dar kıyafetler hava sirkülasyonunu önledikleri için , nem oranı yüksek seyreder ve kötü bakterilerin çoğalmasına sebep olurlar.

- Havuz ve denizden çıkınca duş alıp kurulanın ,asla ıslak mayo ile oturmayın.

Havuz ve deniz suyu vajenin PH ortamını bozabilir ve enfeksiyonlara davet oluşturabilir. Sudan çıkınca hemen duş alıp kurulanmak ve kuru mayo veya iç çamaşırı giyimek gerekir.

- Günlük pet kullanmak isterseniz yüzeyi pamuklu olanları tercih edin

- Tampon kullanmak isterseniz sıkça değiştirmeniz gerekir.

- Havuzlara çok yoğun saatlerde girmemeye özen gösterin veya denizi tercih edin

- Sıkça mantar enfeksiyonu olursanız diyet seçiminizde karbonhidrattan yoksun olanı tercih edin ve bolca probiotikler kullanın.

- Asla nemli havlu kullanmayın veya havlunuzu başka biriyle paylaşmayın.

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyun can sıkıntısını sonsuza kadar bitiriyor!Vikings: Free Online GameDesert Order (Strateji Oyunu)Bir uçak seç ve bu Oyunu 2 Dakika oynaDesert Order (Strateji Oyunu)ABD Göç HizmetleriYeni hayatınızı Amerika'da başlatın!ABD Göç HizmetleriTaboola'danTaboola'dan 76e6d66a5a394df8b467a6bd6b2e5fe3

Dr. Mehmet Öz: Kahvaltı yapmak gereksiz, yasaklanmalı

Dünyaca ünlü doktor Mehmet Öz, kahvaltı ile ilgili ezber bozan bir açıklamada bulundu. Kahvaltının günün en önemli öğünü olduğu yönündeki dayatmaların tamamen reklam aldatmacası olduğunu söyleyen Dr. Öz "Kahvaltı yasaklanmalı" dedi

Pek çok uzman tarafından günün en önemli öğünü olarak belirtilen kahvaltı ile ilgili dünyaca ünlü Doktor Mehmet Öz'den ezber bozan bir açıklama geldi. Öz, kahvaltının gereksiz olduğunu ve yasaklanması gerektiğini söyledi.


'Kahvaltı bir reklam aldatmacası'

Bir dergiye verdiği röportajda kahvaltı ile ilgili açıklamalarda bulunan Dr. Öz, şunları söyledi: "Bence 2020'de yapılacak ilk şeylerden biri kahvaltıyı yasaklamak olmalı. Kahvaltı yapmamız gerektiğini düşünmüyorum, bu bir reklam aldatmacası. Ne yazık ki onlarca yıldır bu konudaki dogmaların birçoğu reklamlardan çıktı ve bunlar aslında sağlığımız hakkındaki gerçeklere dayanmıyordu."

Dr. Öz, yapılacak en akıllıca şeyin kahvaltıyı tamamen hayatımızdan çıkarmak olduğunu dile getirdi.


'Haftanın her günü brunch yapın'

Pek çok insanın sabah uyandığında yaptığı ilk şeyin aç olmasa bile 'kahvaltı yapmak' olduğunu belirten Dr. Mehmet Öz, bunun yerine haftanın her günü 'brunch' (kahvaltı ile öğle yemeğini birleştiren öğün) yapmanın çok daha sağlıklı olduğunu söylüyor.

Sabahları açlık yaşayanlar hakkında da konuşan Öz, bu durumun muhtemelen bir anda yemek yemeyi kesmek nedeniyle olduğunu belirtiyor. Dr. Öz, gece yenen kızartma gibi yüksek karbonhidratlı besinlerin de açlıkta etkili olduğunun altını çiziyor. Tüketilen bu yüksek karbonhidratlı besinler, vücudun insülin direncini düşürüyor ve ertesi sabah yoğun bir açlık hissiyle uyanıyoruz.


Birçok uzman da kahvaltının isteğe bağlı olması gerektiğini savunuyor. Peki hiç kahvaltı yapmamak doğru mu? Dr. Mehmet Öz, kahvaltı yapmaya devam etmemiz gerektiğini ancak vakit olarak biraz daha sonraya almamızı tavsiye ediyor.


44ef2536202d43cea825e942635bd569

1 Mart 2020 Pazar

Karşınızdaki kişiyi tanımanıza yardımcı olacak 9 kritik soru

Kişi istemedikçe sizi hayatının içine tamamen almayabilir ve onu tanımanıza izin vermeyebilir. Ancak birtakım sorularla gösterdiği yüzün biraz derinine inmek mümkün. İşte karşınızdaki kişiyi tanımanıza yardımcı olacak o 9 kritik soru...

Bazen bir arkadaş edinmek, bazen bir sırdaş bulmak, hayatınızı paylaşacağınız kişiye karar vermek... Sebebiniz bunlardan hangisi olursa olsun karşınızdakini iyi tanımak, daha doğrusu iyi tanıyabilmek çok önemlidir. Nasıl bir insanla karşı karşıya olduğunuzu anlamak her zaman kolay olmayabilir. Bu soruları sorarak karşınızdaki kişiyi daha iyi tanıyabilirsiniz. İşte karşınızdaki kişiyi tanımanıza yardımcı olacak 9 kritik soru...

İçinde öleceğiniz tarihin yazılı olduğu bir zarfı açar mıydınız?

Bu soruya verilen cevap sayesinde bir insanın kader algısı ve hayata genel olarak bakış açısı konusunda fikir sahibi olabilirsiniz.

Kendinizle arkadaş olur muydunuz?

İnsanların bu soruya vereceği cevap öz saygıları, güçlü ve zayıf tarafları ve ne kadar ilginç bir insan oldukları hakkında size bilgi verir.

Bir insanın kafasının üstünde bir ölçekle gezdiğini düşünün, bu ölçek o insanın hangi özelliğinin seviyesini gösteriyor olsun isterdiniz? (Toplumdaki yeri, mutluluk seviyesi ya da mal varlığı gibi)

Karşınızdaki kişinin bu soruya vereceği cevap onun değerlerini ve önceliklerini ortaya çıkaracaktır.

Diğer insanlardan farklı yaptığınız şey nedir?

İşte bu soru sayesinde bir insanın kendisine ne kadar saygı duyduğunu, mizah anlayışını ve ne kadar özgün bir kişiliğe sahip olduğunu anlayabilirsiniz.

Eğer partneriniz onu istemeden aldattığınızı asla öğrenemeyecek olsa ona bu konudan bahseder miydiniz?

Bu soruya verilen cevap, kişinin ahlak anlayışını ve başka insanlara nasıl davrandığını ortaya çıkarır.

Bugünü daha önce 100 kez daha yaşadım hissine hiç kapıldınız mı?

İnsanların bu soruya vereceği cevap aslında hayatlarını nasıl yaşadıklarının özeti nitelikte olacaktır. Aynı zamanda yaşadıkları hayat onlar için ne kadar anlamlı bunu da çözmüş olacaksınız.

Eğer kadınlar ve erkekler iki farklı gezegende yaşayacak olsaydı bu gezegenlerde neler yaşanırdı?

Bu soruya alacağınız cevap, karşınızdaki kişinin basmakalıp düşüncelere mi sahip olduğunu yoksa mantıklı bir insan mı olduğunu öğrenmenizi sağlar.

Aç bir çocuğa yemek yedirebilmek için bir suç işlemeniz gerekse bu sizi kötü bir insan yapar mı?

Bu soruya verilen cevap ise yine kişinin ahlak anlayışını ve ailesine karşı tutumunu yansıtır.

Eğer mutluluk para kazandırsaydı, sizin mesleğiniz ne olurdu?

Bu soru sayesinde ise karşınızdaki kişinin hayallerini ve hayatta nelerden uzakta kaldığını düşündüğünü anlayabilirsiniz.

6c7199ba9e7a42639b0507a8eae9bc09

Yeşil çay içmek ömrü uzatıyor

Bilim insanları, haftada en az üç defa yeşil çay tüketmenin kalp damar rahatsızlığına bağlı ölüm riskini azalttığını ve ömrü uzattığını ortaya kondu.

Çin Tıp Bilimleri Akademisi Pekin Birliği Tıp Koleji'nin Ulusal Kalp ve Damar Hastalıkları Merkezi'nden araştırmacılar, geçmişte kalp krizi, felç veya kanser gibi hastalıklar geçirmeyen 100 bin 902 Çinli'yi, haftada üç kez veya daha fazla yeşil çay içen "sürekli içiciler" ile hiç çay içmeyen veya daha az çay tüketenler olmak üzere iki gruba ayırdı.


Yedi yılın ardından yapılan analizlerde bilim insanları, düzenli çay içenlerde kalp hastalığı ve felç geçirme riskinin yüzde 20, bu iki hastalığa bağlı ölümlerin de yüzde 22 düştüğünü tespit etti. Araştırma, 50 yaşında düzenli çay içen bir kişinin, düzenli çay içmeyenlere göre 1,26 yıl daha uzun yaşadığını ortaya koydu.


Araştırmacı Dr. Dongfeng Gu, yaptığı yazılı açıklamada, "Alışılmış çay tüketiminin koruyucu etkilerinin erkekler için daha belirgin, kadınlar için ise daha az olduğunu gördük." değerlendirmesinde bulundu.Bu durumun sebebinin araştırmaya katılan erkeklerin kadınların iki buçuk katı kadar çay tüketmesi olabileceğini belirten Dongfeng, "Çalışmadaki erkeklerin yüzde 48'i, kadınların ise yüzde 20'si düzenli çay içiyordu." ifadelerini kullandı.


Dongfeng, yeşil çayda özellikle flavonoid kaynağının zengin olduğunu ve bu biyoaktif bileşiklerin kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyuculuk sağladığını vurguladı.


Çay içme alışkanlıklarının bölgeden bölgeye değiştiğini anımsatan Dongfeng, bulguların siyah çayın daha popüler olduğu Batılı ülkeler için geçerli olmayabileceğini aktardı.Dongfeng, araştırmada, çay tüketen kişilerin çoğunluğunun yeşil çayı tercih ettiği bilgisini paylaşarak, çalışmaya katılan düzenli içicilerin sadece yüzde 8'inin siyah çay içtiğini kaydetti.


06b494731c7f43faa094b8b4b8152b00