26 Aralık 2019 Perşembe

Bartholin kisti nedir?

Bartholin kisti nedir? Bartholin kisti neden oluşur ve tedavi yöntemleri nelerdir? Prof. Dr. Faruk Buyru, Bartholin kisti hakkında bilmeniz gerekenleri anlattı. Vajina girişinde şişlik, ağrı ve kızarıklık: Bartholin Dilay ArgünDilay Argünİletişim: Vajina girişinde şişlik, şişlikten kaynaklanan ağrı ve kızarıklık şikayetlerine sebep olan Bartholin kisti, birçok kadının yaşadığı sorunlar arasında yer alıyor. Üstelik tedavisinin ardından ne yazık ki bu kistin tekrarlama ihtimali var. Acıbadem Fulya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı - Tüp Bebek Koordinatörü Prof. Dr. Faruk Buyru, Bartholin kisti ile ilgili merak ettiğimiz soruları yanıtladı. Öncelikle kist hakkında bilgisi olmayanlara kısaca anlatmak gerekirse... Bartholin kisti nedir? Bartholin bezleri, vajina girişinde iki yanda bulunan bezelye büyüklüğünde organlardır. Bezler, 0.5 cm büyüklüğündedir ve yaklaşık 2.5 cm uzunluğunda bir kanalla vajina girişine açılırlar. Cinsel ilişkiyi kolaylaştıran, ilişki esnasında ağrı oluşmasını engelleyen vajinayı kayganlaştırıcı bir salgı oluştururlar. Normalde bu bezleri elle hissetmek mümkün değildir ancak özellikle enfeksiyon nedeniyle kist kanalı tıkandığında, bu kanal şişer ve 4-5 cm büyüklüğüne ulaşan bir kist halini alır. Tıkanıklık dışında Bartholin kistinin nedenleri nelerdir? Ve kişi şişliğin Bartholin kistine işaret ettiğini nasıl anlar? Bartholin kistinin belirtileri nelerdir? Bartholin kisti; bartholin bezinin salgıladığı bursa escort bayan sıvıyı vajinaya aktaran kanalın herhangi bir nedenden dolayı tıkanması sonucu gelişir. Sıvı boşalamayınca Bartholin bezinin içinde birikmeye başlar ve bunun sonucunda da Bartholin kisti oluşur. Bartholin kistinin nedeni kist kanalının tıkanmasıdır. Bu travma, tahriş veya enfeksiyona bağlı olarak oluşabilir. Olaya enfeksiyon da eklenirse abse halini alır. Tek taraflı veya her iki yanda kızlık zarının hemen dış kısmında şişlik en önemli belirtidir. Gerek kist, gerekse abse şiddetli ağrıya neden olur. Şişlik, kızarıklık ve ağrı en önemli belirtileridir. Ağrı o kadar şiddetlidir ki oturmak hatta yürümek bile çok ızdıraplıdır. Kist veya absenin olması durumunda cinsel ilişki mümkün değildir. Küçük kistler ilişkiye engel olmasa da, ilişki esnasında ağrı oluşur. Enfeksiyona bağlı olarak yüksek ateş, titreme, halsizlik de görülebilir. Bartholin kistinin tedavi yöntemleri nelerdir? Tedavinin ardından bazı hastalarda bu kistin tekrar ettiğini biliyoruz. Peki Bartholin kisti neden tekrarlar? Tekrar riskini azaltmak için ne yapılmalıdır? Küçük ve herhangi bir şikayete yol açmayan kistlerde tedaviye gerek yoktur. Her ne kadar enfeksiyon olsa da antibiyotikler tek başına yeterli değildir. Bu nedenle kist veya abse bir an önce boşaltılmalıdır. Lokal veya genel anestezi altında kist açılır ve içindekiler dışarıya akıtılır. Sadece boşaltma yeterli olsa da bu bursa escort işlem sonrası tekrarlama riski daha fazladır. Önemli olan açılan kısmın tekrar kapanmamasıdır. Bu nedenle marsupiyalizasyon denilen, boşaltma sonrası kist ağzına dikiş konularak kanalın tıkanma riski azaltılabilir. Yine tekrarlama riskini azaltmak için kist içine alkol uygulaması, gümüş nitrat uygulaması da diğer tedavi seçenekleridir. Kist boşaltıldıktan sonra içine enjektörle alkol verilerek, kist içini döşeyen hücreler tahrip edilir. Aynı şeyi gümüş nitrat ile yapmak da mümkündür. Kist içine gümüş nitrat sürülerek kist duvarı tahrip edilir. Bu şekilde tekrarlama riski yüzde 10'un altına çekilebilir. Word kateter denilen küçük bir hortumun kist içine yerleştirilip 4-6 hafta kadar tutulması da kanalın açık kalmasını sağlayarak tekrarlama riskini azaltır. Bu, ucunda şişirilebilir balonu olan bir hortumdur. Kist veya abse içeriği boşaltıldıktan sonra, bu hortum kist içine yerleştirilir. Ucundaki minik baloncuk şişirilerek dışarıya çıkmasına engel olunur. Kist iyice boşalıp iyileşinceye kadar hortum içeride tutulur. Kist iyileştikten sonra baloncuk boşaltılıp, hortum çıkartılır. Bezin tamamen çıkartılması pek tercih edilmez. Bez çıkartıldığı takdirde vajinal kuruluk problemi oluşabilir. Bu durumda cinsel ilişki esnasında ağrı oluşabilir. Ayrıca kistin çıkartıldığı yerde oluşabilecek hafif çöküntü görüntüyü bozabilir. Ancak sık tekrarlaması durumunda kistin çıkartılması görükle escort düşünülebilir. Bartholin kisti veya apsesinin tekrarlaması halinde ne yapılmalıdır? Tekrarlaması halinde word kateter uygulaması, kist yatağına alkol veya gümüş nitrat uygulaması tercih edilebilir. Sadece kistin boşaltılması ile yüzde 30-40 olan tekrarlama riski bu yöntemlerle yüzde 10'un altına indirilebilir. Vajinal kuruluk ve cinsel ilişki esnasında ağrıya yol açabileceğinden derindeki bezin çıkartılması son çare olarak düşünülmelidir. Jinekolojik muayene konusunda çekinen bireyleri düşünürsek... Bartholin kisti olan kişi tedavi yöntemlerine başvurmazsa ne olur? Ağrı o kadar şiddetli olur ki oturmak, hatta yürümek bile çok zorlaşır. Bu durumda tedavi yapılmaması düşünülemez. Kist veya abse boşaltılarak hasta bir an önce rahatlatılmalıdır. Özellikle ileri yaşta ortaya çıkan Bartholin kistlerinde kanser olasılığı da akla getirilmelidir. Kanser riski çok düşük olsa da özellikle 40 yaş üstündeki kadınlarda biyopsi alınması düşünülmelidir. Kanser durumunda daha geniş kapsamlı cerrahi, lenflerin çıkartılması ve hatta radyoterapi gündeme gelebilir. Bartholin kistine sahip hastaların yapması gerekenler nelerdir? Bartholin kisti oluşumu hastanın davranışlarıyla çok ilgili değildir. Yine de genital hijyene dikkat edilmesi önerilir. Dış genital bölge temizliğinde pH değeri uygun sıvı sabunlar tercih edilmelidir. Abse oluşumu ise enfeksiyona bağlı olarak ortaya çıkar. Güvenli bir cinsel yaşam hem cinsel yolla bulaşan hastalıklardan hem de Bartholin enfeksiyonundan korunmak için ilke edinilmelidir. Küçük kistlerin fark edilip antibiyotik uygulanması abse oluşumunu engelleyebilir. 39ec8504353044269ca8506fb4ca9b26

Vajinal Kuruluk

Vajinal kuruluk nedir? Vajinal kuruluk neden olur? Vajinal sıvıların azlığı sebebiyle oluşan vajinal kuruluk birçok kadında rahatsızlığa ve cinsel ilişki sırasında da sorunlara neden olabiliyor. Vajinal kuruluğun sebebinin anlaşılması doğru tedavi için önemli. Vajinal kuruluk ile ilgili bilmeniz gerekenler Vajinal kuruluk, vajinada bulunan salgı bezleri tarafından salgılanan sıvıların yeterli olmaması durumunda meydana gelir. Vajen girişinde yer alan bartolin bezleri ve idrar çıkışının olduğu bölgedeki skene bezleri, cinsel uyarılma sırasında genital bölgedeki kan akışının hızlanmasıyla birlikte şişerek vajinal sıvıların salgılanmasını sağlar. Uyarılma olmadığında da sağlıklı bir vajina her zaman biraz nemlidir, bunun sebebi de yine vajina içerisinde ve bir miktar da rahim ağzında salgılanan sıvıların içeriyi nemli tutmasıdır. Vajinanın kendine has pH dengesinin korunabilmesi ve tahrişe karşı korunması için vajinal sıvılar önemlidir. Bartolin ve skene bezleri, özellikle uyarılma sırasındaki ıslanmadan sorumludur. Renksiz ve saydam bir sıvı vajinanın girişini kaplar ve bu sayede penetrasyon (vajinanın içine bir şey girmesi) kolaylaşır. Bazı durumlarda salgı bezleri yeterince sıvı üretemez ve bu da vajinanın kuru kalmasına, cinsel ilişkinin de zorlaşmasına neden olur. Vajinal kuruluk neden olur? Vajinanın kayganlaşmasını bursa escort bayan sağlayan sıvıların salgılanmamasının birkaç sebebi olabilir: Yeterli uyarılmanın gerçekleşmemesi: Kadınlarda cinsel uyarılma bazen beklenenden de uzun sürebilir. Kişi sekse hazır olduğunu düşünse bile, sinir sisteminin uyarılması ve genital bölgede doğru bir kan akışı sağlanması bazen zaman alır. Sabırlı olmak ve penetrasyondan önce önsevişme için yeterli zaman ayırmak gerekir. Cinsel partnerle uyumsuzluk, iletişim sorunları bu durumu doğrudan etkiler. Kadın kendini güvende ve rahat hissetmediğinde, sinir sistemi cinsel uyarılmanın gerçekleşmesini sağlayacak sinyalleri iletmez ve vajinal ıslanma gerçekleşmez. Çeşitli travmalar ve cinsel ilişki sırasında duyulan ağrılar da kadınların rahatlamasını engeller ve bu da yine ilgili salgı bezlerinin doğru çalışmasını engeller. Hormonal değişimler: Vajinal ıslaklık, kadınlık hormonu olarak da bilinen östrojen hormonu salınımı ile doğrudan ilgilidir. Östrojen seviyelerinin değiştiği menopoz döneminde vajinal kuruluk görülmesi oldukça sık görülen bir belirtidir. Aynı şekilde emzirme döneminde salgılanan prolaktin hormonu da östrojen seviyelerini etkileyerek kuruluğa neden olabilir. Vajinal enfeksiyonlar: Çeşitli bakterilerin veya mantarların neden olduğu enfeksiyonlar da vajinanın doğal sıvı dengesini bursa escort bozarak vajinal kuruluğa neden olabilir. Kullanılan ilaçlar: Bazı ilaçlar vücuttaki sıvı ve hormon seviyelerini etkileyerek vajinanın doğal bir şekilde ıslanmasını engelleyebilir. Özellikle bazı antihistaminikler, antibiyotikler, steroidler, antidepresanlar ve hatta bazı doğum kontrol ilaçları bu durumu etkiler. Vajina içerisine yerleştirilerek kullanılan bazı ilaçlar da kuruluğa neden olabilir. Vajinal floranın bozulması: Vajina içerisinde doğal bir sıvı ve sağlıklı bakteri dengesi vardır ve bu sistem enfeksiyonlar veya kullanılan ilaçlar nedeniyle bozulabilir. Aynı zamanda vulvanın ve vajina içinin çok sık yıkanması, bölgeyi temizlemek için çeşitli sabun, şampuan veya ıslak mendillerin kullanılması da vajina içerisindeki doğal floranın bozulmasına neden olarak enfeksiyonlara ve vajinal kuruluğa neden olur. Sık sık tampon kullanılması da bazen vajen içerisindeki tüm sıvıların emilmesine neden olduğundan kuruluk sorununa yol açabilir. Vajinada kuruluk ve ağrı Vajinada sıklıkla kuruluk yaşanması, vajina içerisinde tahrişlere neden olarak ağrı hissi oluşturabilir. Aynı şekilde yeterince ıslanmadan cinsel ilişkiye girmek, genellikle acılıdır ancak ilişki sırasında acı duyulmasa bile, sonrasında sıklıkla acı veya ağrı hissi görülür. Vajinal görükle escort kuruluğu önlemek için neler yapılabilir? Vajina, kendi kendini temizleyen mükemmel bir sisteme sahip bir organdır. Vajina içerisinin yıkanmaması, vulvanın da sadece biraz suyla veya sadece kuru bir peçete ile temizlenmesi gerekir. Banyo sırasında kullanılan duş jeli, sabun, köpük ve şampuanlar bölgeye çok fazla temas ettirilmemeli. Kimyasallar kullanılarak beyazlatılmış ped ve tamponlar da vajinanın doğal dengesini bozabilir. Menstrual kap veya kumaş pedler kullanmak, genital bölgenin doğal dengesini korumak için en iyi seçeneklerdir. Vücuttaki yararlı bakterileri beslemek ve zararlı bakterilerin çoğalmasını önlemek için probiyotikler tüketilmelidir. Takviye olarak kapsül şeklinde alabileceğiniz gibi, sadece sağlıklı fermente gıdalar veya yoğurt yiyerek de probiyotik takviyesi yapabilirsiniz. Hindistancevizi yağı, zeytinyağı, aloa vera jeli gibi doğal kayganlaştırıcılar kullanılabilir. Duştan sonra hafifçe vulvaya sağlıklı yağlarla masaj yapmak da destekleyici olacaktır. Düzenli olarak kullandığınız herhangi bir ilacın vajinal kuruluğa neden olma ihtimali varsa, doktorunuzla görüşerek bu ilaca alternatif olarak neler kullanabileceğinizi araştırabilirsiniz. Cinsel partnerinizle rahatsızlığınızı açıkça konuşabilmelisiniz. Bazen sadece seks sırasına daha nazik ve sabırlı olmak bile vajinal kuruluk sorununun çözülmesini sağlayabilir. Her bedenin farklı olduğunu ve sizin bedeninizin de zaman zaman bazı değişimler geçirebileceğini unutmayın, kendinize karşı da nazik olun. 7144db8a6a0d4610ad057991163c2da5

23 Aralık 2019 Pazartesi

Doğaya zarar vermek suçtur!

İnsanların doğada sebep olduğu tahribatın yasal olarak bir karşılığı olmalıdır.



İnsanların doğada sebep olduğu tahribatın yasal olarak bir karşılığı olmalıdır.
Hiç bitmeyecekmiş gibi kullandığımız doğal kaynaklar, duygu ve düşüncelerine önem vermediğimiz hayvanlar, kendi çöpünü atmaktan aciz olan insanlar... İnsanların kendi sorumsuzluğunun faturası doğaya kesiliyor gibi görülebilir, bu doğru. Peki doğada geri döndürülemeyecek tahribatlara sebep olmanın ucunun eninde sonunda yine bize dokunacağını ve artık yaşanamayacak halde olan bir dünyayla baş başa kalacağımızın farkında mıyız? Farkında olsak bile ne kadar önlem alıyoruz büyük bir muamma. Peki doğada oluşan tahribatı engellemek adına dünya üzerinde resmi olarak alınan herhangi bir önlem var mı? Öncelikle bu konuyu ele alalım.
 
Dünyada doğayı korumak için ne gibi önlemler alınıyor?
Yeni Zelanda doğa haklarını korumak amacıyla bu konudaki ilk yasasını 2017 yılının Mart ayında yürürlüğe sokmuş. Ülkedeki Whanganui Nehri ise dünya üzerinde bireylik haklarına sahip olan ilk nehir. Ülkedeki yerel bir kavimin yıllar boyunca bunun için çabalaması sonucunda ülke yetkilileri nehrin de kanun önünde insanlar gibi haklara sahip olduğunu belirtmiş. Hayvan hakları konusunda da oldukça hassas olan ülke, hayvanları da yasal olarak insanlar gibi hassas varlıklar olarak tanımlıyor. Ülkede hayvanların üzerinde deney yapmak yasak ve hayvanlara zarar vermenin karşılığında sert cezalar var. 
 
Ekvador Cumhuriyeti'ndeki yasalara göre ise ülkedeki her insan yetkili kişilerden doğanın haklarının korunmasını talep edebilir ve bu amaçla mahkemeye bireysel olarak başvurup dava açabilir.
 
Ormanları koruma konusunda dünya üzerindeki en katı kanunlardan birine sahip olan ülke ise Kanada. Bu kanunlar sadece var olan ormanları korumakla kalmıyor orman yönetimlerinin de düzenli olarak takibini sağlıyor. 
 
Doğal güzellikleriyle insanı kendine hayran bırakan İsviçre ise ülkedeki doğal kaynakların ölçülü bir şekilde kullanılmasını sağlamak ve tükenmesini engellemek için bir çevre politikası uyguluyor. Bu politika çerçevesinde kaynakların kullanımı için insanlar en ideal tekniklere teşvik ediliyor. Bunlardan biri ise yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına öncelik vermek. 2005 yılında yürürlüğe giren Hayvan Refahı Yasası ile de hayvanlara zarar verilmesini kesin olarak yasaklayan hükümet, bunun haricinde herhangi bir kasaplık hayvanın kesiminden önce hayvanın mutlaka uyuşturulması gerektiğini de kesin olarak yasada vurguluyor.
 
Ekolojik tahribat da bir suçtur ve cezalandırıması gerekir!
Ekolojik tahribata karşı cezai yaptırım uygulamak bu konu üzerindeki düzeni değiştirmek için iyi bir başlangıçtır. Güç dengelerinin değişmesi ile vandallık yapacak insanların kendi kendine düşünmeye zorlar. Böylelikle yaşanabilir bir gezegene sahip olmamız daha olası bir hale gelir. Elinde büyük güçler olan insanların veya şirketlerin çıkarları için doğaya büyük zararlar vermelerini engelleyecek bir sistem ne yazık ki şu anda dünyanın her tarafında yaygın değil. Bunu engelleyecek kanunlar yerine elimizde sadece sorumsuz davranışlar sonucunda ölen milyonlarca canlı var. Bu kişilerin cezasız kalması uluslararası hukukta büyüyen bir kara deliğe benzetiliyor.
 
Büyük kârlar için yok sayılan canlar
Yaralı yunusların Avrupa plajlarının kıyılarına vurduğu haberlerine zaman zaman rastlarız. Peki bu neden olur hiç kafa yordunuz mu? Bunun tek sebebi balıkçılıkla uğraşan şirketlerin yunusları korumak adına en basit önlemleri almaktan bile kaçınmasıdır. Bu konuya daha da geç olmadan müdahale etmek isteyen AB üye devletleri ve Kanada, Rusya, Norveç gibi ülkelerin de dahil olduğu 9 ülke daha 2018 yılında bir anlaşma imzaladı. Küresel ısınmayla beraber buzulların eriyip tamamen yok olmasını göz önünde bulunduran devletler, bu anlaşmaya göre Kuzey Buz Denizi'nde artık ticari amaçla balıkçılık yapılmasını yasaklamış oldu. 
 
Doğayı korumak adına her şeyi arkada bırakmak
1996 yılında yayınlanan Roma Statüsü taslağı, doğaya karşı işlenen uluslararası suçları da insanlığa karşı işlenen suçlar arasına dahil ediyordu. Fakat Birleşik Krallık, Fransa ve Hollanda'nın isteği yüzünden bu maddenin statüye koyulma kararı ertelendi. Bu durumun devamında ise ekolojik tahribat, 10 yıl önce Avukat Higgins bu konuyla meşgul olana dek ümitsiz vaka olarak görüldü. İşinden ayrılıp evini satarak bir kampaya başlatan Avukat Higgins, ekolojik tahribatın nasıl bir şey olduğunu insanlara göstermek amacıyla örnek kanunlar hazırladı. Bu konu üzerine 2 kitap yazdı, uluslararası toplantılara katılarak kendi görüşlerini savundu. Kurduğu The Earth Protectors isimli grup bu kampanyanın fonu oldu. Daha sonrasında ise Roma Statüsündeki eksik kanunun yerini doldurmak adına Vanuatu Cumhuriye ile çalışmaya başladı. Bu yılın mart ayında kanser teşhisi konulan Higgins'e doktorlar 6 haftalık ömrü kaldığını söyledi. Higgins'in ise buna karşılık söylediği şeyler etrafındaki insanların onun başlattığı bu hareketi devam ettireceğine inandığı yönünde oldu. Higgins hayatını kaybetmiş olsa bile onun bıraktığı mirası korumak için harekete geçebiliriz. Yaşadığımız evreni yok etmek yerine onu yaşanabilir kılmak hepimizin görevi.
 
 

 
 
 



69e255e1dbce4c0da9d104f69600a53d

Bebekler neden ağlar?

Bütün bebekler ağlar. Ne zaman ne için ağladığını tecrübeyle öğrenirsiniz. İşte size repertuarındaki ağlama melodileri…



Bütün bebekler ağlar. Ne zaman ne için ağladığını tecrübeyle öğrenirsiniz. İşte size repertuarındaki ağlama melodileri…
Bebekler ağlar, bu doğal olandır. Ebeveynlere düşen görev ise çocuğun tüm repertuarını öğrenmektir. Yaygara, hıçkırıklara boğulma, feryat figan etme… Bunları öğrendikten sonra bebeğinizin neden ağladığını kolaylıkla anlarsınız. Çünkü onlar farklı ve yeni yollar dener. İşte size nelerin gözyaşını tetiklediği ve onlarla başa çıkma yöntemleri…
 
0-6 aylık bebekler neden ağlar?

Miniğinizin altı ıslak mı? Ağlar. Bir yeri mi ağrıyor? Ağlar. Emmek mi istiyor? Ağlar. Bebekler, tıpkı sizin hıçkırığınızı kontrol edemeyeceğiniz gibi gözyaşlarını kontrol edemez. Dünyaya geldikten sonraki birkaç hafta içinde ağlama bazen refleks davranıştır. Ama sizi paniğe sürükler. Nesi var? Onu nasıl susturabilirim? Derin bir nefes alın, bebeklerin ağlamak için hazır beklediğini hatırlayın. Ağlamaları onların doğasında olan iyi ya da kötü bir şey değildir. Uzmanlara göre bir bebek daima ağlamaya duygusal olarak bağlı değildir. Ağlar çünkü iletişim kuracağı başka bir yolu yoktur.
 
Bebeklerin 6 haftalıkken beyin ve sinir sistemindeki bazı ilginç gelişime teşekkür etmek gerek. Bir bebek, her ağladığında onu kontrol etmeyi de öğrenir. Fazlasını değil. İletişim kurmak için ağlaması yeterlidir. Siz elinizde, bir bebek bezi ya da mamayla gelirsiniz veya onu kucağınıza alıp sarılırsınız. Her geçen ay ile birlikte bebeğiniz, ağlama ve sizin tepkiniz arasında bir bağ kuracaktır. Bu eğlenceyi siz de dört gözle bekleyeceksiniz!
 
0-6 aylık bebek ağlaması nasıl durdurulur?
Bebeğinizin sistemini kontrol edin. Eğer neden ağladığından emin değilseniz, esas suçluya odaklanın. Karnını doyurdunuz mu? Kontrol edin. Gazını çıkardınız mı? Kontrol edin. Bebek bezinin son durumu ne? Hop! İşte problem çözüldü.
 
Kundakla, salla, şişşşşşt!
Bebeğiniz dokuz ayı rahat geçirdi, bulunduğu ortamın ısısı ayarlandı. Çoğu bebek, kundaklama, sallama ve sessizliğe karşı, anne karnındayken edindiği tecrübelere dayanarak, ses ve mimikle karşılık verir, merak etmeyin. Bebekler, yeni doğduklarında kaslarını kontrol edemez. Kollarını ve bacaklarını, bedenine kundaklayın. Bırakın ihtiyacı olan uykuyu kesintisiz alsın.
 
Zoru denemekten vazgeçin
Emine Hanım, oğlunun ağlamasını ne yaptıysa bir türlü susturamamış. Sonunda 2 aylık oğlunu, sessiz ve karanlık bir odaya götürmüş. "İnanılmazdı" diyor Emine Hanım. "Ağlaması aniden kesildi. Meğer herhangi bir uyarıcının olmadığı bir ortama ihtiyaç duyuyormuş."
 
"İngaaaaa, bebeğinizin bu sesi sizi bazen üzer, bazen strese sokar, bazen de huzursuz eder. Onun da her ağlaması başka bir anlam ifade eder."
 
Ona gerçek dünyayı öğretin
Bazı anneler yenidoğanların etrafında parmak ucunda yürür. Böyle yaparak, onun için huzurlu ve sessiz bir ortam sağladıklarını düşünürler. Oysa gerçekte bebeğiniz ana rahmindeyken duyduğu tıpkı sizin sesiniz, eşinizin şarkı söylemesi ya da çaldığınız müzik gibi gerçek seslere karşı güçlü özlem duyuyor olabilir. Normal ses tonunuzla kitap okuyun, şarkı söyleyin ya da yaratıcı bir şeyler yapın. 
 

 
6-12 aylık bebekler neden ağlar?
Yaklaşık 6 aylık olduğunda bebeğiniz sizden aldığı tepkileri anlar ve ağlayabilir. Tıpkı ağzındakini odanın diğer yanına fırlatıp attığı ve sizin etrafa saçılmış kirleri temizlediğinizi soğukkanlılıkla izlediği gibi ya da toplanmış olan kollarını uzattığı zamanki gibi… Bebeğiniz, iç bilgi tabanında nedenleri ve sonuçları bir araya getiriyordur.
 
Bu, hiç süphesiz kişisel gelişimleri görebileceğiniz bir zaman dilimi. Büyük ağlama ustası, bugünlerde çok daha mutlu olabilir. Bir zamanlar kendi halinde olan bebek gitmiş, yerine Oscar'lık oyun sergileyen başka bir canlı gelmiştir. "Eşim ve ben, uysal olan oğlumuz Can'ın son günlerde yeni yönlerini görüyoruz. Emzirene kadar neden bu kadar çok ağladığını çözememiştik. Üst diş etinin onu rahatsız ettiğini anladık." Buket Şeker, 10 aylık Can'ın annesi.
 
Bebekler, genel olarak ilk dişlerini 6- 10 ay arasında çıkarırlar. Bu da çok ağrı veren bir süreçtir. Ağrı eşittir ağlamadır.
 
Bebeğiniz, istikrarlı amaç olarak adlandırılan psikolojik anlayışı çözer. Bebekken odada bıraktığınızda gayet iyiydi çünkü sizi özlediğini kavrayamıyordu. Şimdi sizin yanından gittiğinizi gördüğünde, nereye gittiğiniz ve ne zaman geri geleceğiniz konusunda kafası karışıyor olabilir. Size dile getiremediğinden ve nereye gittiğinizi soramadığından dolayı, dikkatinizi çekmek için sahip olduğu tek yetiyi kullanır; ağlamak. Tüm bunlardan sonra, o ağladığında sizin koşarak geldiğinizi deneyimler.
 
Şimdi, ağlama türleri arasındaki farkı ayırt edebilirsiniz. Yapamazsanız strese girmeyin. Tüm annelerin, bebeklerinin ne istediğini ağlama sesleriyle anlattıkları sözleri bir mitten ibarettir.
 
6 - 12 aylık bebek ağlaması nasıl durdurulur?
Hemen söyleyelim; ne yaparsanız yapın, çocuğunuz ağlayacak! Ama en azından neden ağladığını bilirseniz çözümü bulup onu susturabilirsiniz.
 
Kendini sakinleştirmesini öğretin
Bir ağlamayı, diğer ağlama denemesinden kolaylıkla ayırt edebilirsiniz. Ağlamaya başladığı gibi susar da. Bırakın kendi kendine sakinleşsin. Ona değerli bir ders veriyor olacaksınız. Odadan her ayrıldığınızda ağlıyorsa "ceeee"gibi yüzünüzü saklayıp gösterdiğiniz basit oyunlar, psikolojik anlayış kavramını çözmesi için ona yardımcı olacaktır. Hatta sizin onun yakınlarında bir yerde olduğunu kavrayacaktır. Sizin için ağlamaya devam edecektir, fakat muhtemelen her yalnız başına kaldığında değil.
 
Oyuncaklarını değiştirin
Bazen tüm bebekler bir duvardan diğerine bakmak ya da azıcık farklı oyuncakları denemek ister. Bu tip durumlarda feryadı bastıklarında, hemen kendinizden geçmeyin ve beş dakika içinde onun boşluğunu doldurmak için beş yeni oyuncağı önüne yığmayın. Ağırdan alın.
 
İşaret koymayı deneyin
İşaret dili, bebeklerin ağlamaya başvurmadan isteklerini anlatmaya yardım edebilir. 9 aylıktan itibaren bebeğinize işaret dilini öğretebilirsiniz. 13 aylık olduklarında, su, yemek ve daha fazlasını işaret diliyle anlatabilirler. Bu, istedikleri bir şeyi ağlamadan anlatmaları demektir.
 
Bazı şeyler üzerinde kafa yorsun
Bazı bebekler diş çıkarırken fazla salya, ısırma, diş eti kabarması gibi fiziksel belirtiler vermez. Sadece alışılmışın dışında ağlarlar. Dondurulmuş diş halkaları ya da havlu (önce kenarlarını ıslatın, sonra buzdolabında soğumaya bırakın) vermeyi deneyin.
 
 
12-24 aylık bebekler neden ağlar?
Artık bebeğiniz yürüme, ilerleme ve tuvalete gitme gibi motor yetenekleri ve parmak ısırtan yürüyüşüyle muhteşem iletişim becerisine sahiptir. Yeni yürümeye başlayan çocuklar, keşfetmeye karşı heyecan duyar. Fakat sizden çok uzakta olmaktan da korkarlar. Bunun üstesinden gayet iyi gelebilirler. Üstelik ağlama numarasına başvurmaya niyetleri de hiç yoktur.
 
Çocuğunuz muhtemelen konuşmaya da başlamıştır fakat başarısızlığa uğradığı zaman nasıl baskı yapacağını bilmediğinden oyun arkadaşının, bir oyuncak ödünç aldığını söyler. Somut korkular da göstermeye başlayabilir… Karanlık, köpekler, havaifişekler gibi… Becerilerini kopyalamayı test ediyordur. Çocuklar, gözyaşlarını kontrol etmeyi öğrendiklerinde aileler bazen yapabileceklerinden daha fazlasını ümit ederler. "Yatmaya gitmek, sizin ve bizim için büyük bir iş olmayabilir ama bir çocuk için beyninde birçok şey demektir. O, ışığı kapayamaz" diyor uzmanlar. Veeee, ne yapacağını bilemediğinde de ağlar.
 
İyi haber mi? Ağlamak çocuklara doğal olarak güzel şeyler öğretir. Gözyaşının üstesinden gelmeyi öğrenirler, sonra yollarına devam ederler.
 
Ne yapabilirsiniz?
Ağladığınızda kendinizi kapıp koyvermeyin. Sakin olmaya çalışın. Çünkü sizin enerjiniz onu daha çok üzüp ağlatır.
 
Daha so?stike rakipler hazırlayın
Bebeklerle olduğu gibi, çocuğunuz acıkmışsa, yorgunsa ya da hastaysa, aperatiflerle, kısa uykularla ağlamayı tedavi edebilirsiniz (bazen engel olmalısınız) Çünkü çocuklar feryat figan ederek yetişkinleri "tavladıklarını" bilirler. Onlar belli bir tarzla buna gayret ederler. Adeta sudaki köpekbalıkları gibidirler. Kanın kokusunu alırlar. Bu nedenle soğukkanlı olun. İçinizin kan ağladığını görmelerine asla izin vermeyin.
 
Çocuğunuza odaklanın, seyircilere değil!
Sadece birkaç şey, insanlar içindeyken çığlık çığlığa ağlayan bir çocukla olmaktan daha fazla utanç verir. Mümkün olduğunca güçlü durun. İnsanların kötü bakışlarını ya da yardımcı olmayan yorumlarını dert etmeyin. Diğer yandan hiçbir şey yapmama riskini göze alın. Tufanı durdurmak, uzun soluklu bir koşuda en iyi yol değildir. Sessiz, sakin bir yer bulun ve çocuğunuzun gözyaşlarıyla birebir meşgul olun.
 
"Kendi kelimelerini kullan" ile tanıştırın
Gelecek birkaç yıl boyunca bunu sayamayacağınız kadar çok kez söylemek zorunda olacaksınız. Fakat bu, duygularını sözle ilişkilendirmek açısından çocuklar için önemli. Hissedilenleri kelimeler anlatır: "Bugün kendimi kötü, huysuz hissediyorum çünkü karnım ağrıyor." Çocuğunuza, "Yardımına ihtiyacım var." demeyi öğretin. Düş kırıklığına uğradığında bunu anlayacak ve bu kelimeyi kullanacaktır. Anlamış olmak, çocuklar ve bebekler için gerçekten büyük bir şeydir. Evet, onlar ağladıklarında isterler.

 



e6c4a3fecdf247d1bbc19b72bb72b546

Takıntılar hayatınızı kâbusa çevirmesin!

Halk arasında temizlik hastalığı olarak bilinen Obsesif Kompulsif kişilik bozukluğu hem kişiyi hem de çevresindekileri hasta ediyor.



Halk arasında temizlik hastalığı olarak bilinen Obsesif Kompulsif kişilik bozukluğu hem kişiyi hem de çevresindekileri hasta ediyor.
"Ellerimi yıkamadan duramam, kıyafetlerimi temiz olduğuna inana kadar yıkıyorum, bulaşık makinesi benden iyi temizleyemez, kapı kollarına dokunamam, başkasının evinde tuvalete giremem'' gibi takıntılarınız mı var? Dikkat, aşırı temizlik düşkünlüğü hastalık belirtisi… Halk arasında temizlik hastalığı olarak bilinen Obsesif Kompulsif kişilik bozukluğu hem kişiyi hem de çevresindekileri hasta ediyor. Reem Nöropsikiyatri Merkezi'nden Dr. Mehmet Yavuz, her 100 kişiden ikisinde görülen temizlik hastalığı hakkında bilgiler verdi.
 
Temizlik hastalığı nedir?
"Temizlik hastalığı olarak adlandırılan bu hastalık aslında Obsesif Kompulsif bozukluklardan bir tanesidir. Takıntılı şekilde temizlik tutkunluğu, her şeyin kirli olduğu hissine inanma ve her şeyi sürekli yıkama silme gibi eylemlerin sürekli tekrarlanması temizlik hastalığı olarak adlandırılır. Bunun altında yatan sebep anksiyete bozukluğu, şüphecilik ve emin olamama hissi, saplantılı düşüncelerdir. Diğer tüm takıntılarda olduğu gibi aynı süreci izler. Kişi bu bozuklukların mantık dışı olduğunu bildiği halde kendi davranışlarını engelleyemez. İstem dışı davranışlarını sürekli tekrarlayarak engellemeye çalışır. Saplantılı düşünceden kurtulmaya ve unutmaya çaba gösterir. Fakat başarılı olamaz. Örneğin elini yıkadığı halde emin olamadığı için tekrar yıkayabilir. Bu hastalık tedavi edilebilir bir hastalıktır. Fakat tedavi edilmediğinde ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabilir."
 
Temizlik hastalığının belirtileri nelerdir?
Kişi sürekli ellerini yıkar,

Evi temizler,

Eve gelen bir misafirin ardından kullandığı her şeyi temizleyebilir.

Zamanın çoğunu temizlik yaparak harcar.

Kirli olduğunu düşündüğü her nesneyi yıkar ve temizlemeden kullanamaz.

 
Temizlik hastalığına etki eden faktörler nelerdir?
"Aslında takıntılara sebep olabilecek pek çok neden öne sürülmekteyse de kesin olarak nedeni bilinmemektedir. Biyolojik, psikolojik, çevresel faktörler neden olabilir. Ailesi çok düzenli ve titiz ya da aşırı kuralcı olan bir çocukta bu tür saplantılı düşünceler ve buna bağlı olarak saplantılı davranış biçimleri gelişebilir. Örneğin annesi çok titiz olan bir çocuk ileride temizlik hastalığına yakalanabilir. Aynı zamanda yakın bir dönemde yaşadığı acı bir olay da takıntılara sebep verebilir. Örneğin vefat, iflas, boşanma gibi yaşanan zor süreçlerden sonra Obsesif Kompulsif düşünceler ve eylemler görülebilir."
 
Takıntılı kişilik durumları yaşamı nasıl etkiler?
"Öncelikle kişinin sosyal ve iş yaşantısı bozulur. Aşırı temizlik tutkusundan ötürü çevresindeki arkadaşları evine gelmek istemeyebilir. Kendisini bu durum karşısında mutsuz hisseder. Aynı zamanda bu tarz hastalıklarda kişi en çok kendisine zarar verir. Zamanın çoğunu temizliğe ayırdığı için zaman kaybı yaşar diğer yapması gereken hiçbir şeye konsantre olamaz. Gerek ev ve sosyal çevresiyle gerekse iş ortamı ile ilişkileri bozulur. İş performansı önemli derecede olumsuz etkilenir. Evli ise eşi ve çocuğu ile iletişim bozukluğu yaşar. Kendisini temizlik yaparak sürekli hırpalar, günün sonunda yorgun ve bitkin düşer. Bir dönem sonra kişi bedensel olarak da belirli rahatsızlıklara zemin hazırlamış olur. Örneğin bel, kas eklem ağrıları bu dönemde ortaya çıkabilir. Aynı şekilde zamanında tedavi olunmazsa bireyde depresyon gibi psikolojik birçok rahatsızlık da ortaya çıkabilir."
 
Diğer obsesisif kompulsif bozukluklar nelerdir?
"Sürekli kontrol etme "ütünün fişini çekmiş miydim, kapıyı kilitlemiş miydim, ocağı kapatmış mıydım" gibi sorular sürekli sorulur. Kişide emin olamama durumu, simetrik olarak nesnelerin düzenli durmasını istemek, ihtiyaç olur düşüncesi ile eşya ve giysileri biriktirmek, günah işlemekten korkma gibi nitelendirilen birçok takıntılı davranış bozukluğu sıralanabilir."
 
Obsesif-kompulsif kişilik ile takıntılı kişilik arasındaki farklar nelerdir?
"Toplum arasında Obsesif olarak adlandırılan her kişi takıntılı kişilik bozukluğu yaşıyor olarak değerlendirilmez. Takıntılı kişilikte birey tutucu, titiz, garantici, sorgulayıcı tavırlar gösterebilir fakat bu durumdan şikâyetçi değildir. Bunu diğer kişilerden daha üstün bir özellik olarak adlandırabilir. Hatta bu kişiler çalıştıkları iş yerlerinde denetleyici özellikleri iyi olduğu için şef, müdür gibi konumlara getirilirler. Onlar davranışlarından şikâyet etmeyebilir fakat çevresindekiler bu özelliklerinden dolayı onlardan rahatsız olabilir.
 
Obsesif Kompulsif bozukluklarda ise tam tersi bir durum söz konusudur. Kişi kendisinde oluşan aşırı şüphecilik ve saplantılı davranışlarından rahatsız ve mutsuzdur."
 
Nasıl tedavi edilir?
"Bazı araştırmacılar bu hastalarda beynin ön kısmı olan frontal kortex ile içyapılardan bazal ganglionlar arasında iletişim kopukluğu olduğunu ileri sürmektedir. Tedavide amaç öncelikle var olan hastalığı tedavi etmek sonra da hastalığın tekrarlamasını önlemektir. Bu amaçla üç tedavi yöntemi kullanılmaktadır. Seçici serotonin geri alım inhibitörleri kullanmak. (Antidepresan ilaçlar)Bilişsel davranışçı terapi uygulamaları TMS (Transkranial Manyetik Stimülasyon) tedavide kullanılabilir.
 
OKB' de tedavi oldukça zor ve uzun solukludur. Genellikle ilaçlar nispeten daha yüksek dozda ya da birkaç ilaç kombine şeklinde uygulanır. OKB, tedavisi zor olan bir süreçtir. Ancak yine de üstesinden gelinemeyecek bir hastalık değildir. Son zamanlarda ilaç tedavisi ile birlikte uygulanan, TMS tedavisinin oldukça etkili olduğu görülmektedir. TMS, sağladığı manyetik vurular ile bir nevi resetleme yaparak, frontal korteks ile bazal ganglionlar arasında ki uyumsuzluğu ortadan kaldırabilir ve böylece çok etkili ve çarpıcı sonuçlar verebilir.
 
Ayrıca, Obsesif Kompulsif bozukluklar kaygı hastalığı olduğu için "Davranışçı Tedavi" olarak adlandırılan eğitimsel terapi yöntemleri fayda sağlayabilir. Hastanın kirli olduğunu düşündüğü nesne ile temas etmesi sağlanır.
 
Obsesif Kompulsif bozukluklar inatçı hastalıklardır. Yenilemeler ve gerilemeler görülebilir. Terapi, ilaç tedavisi birlikte uygulandığında daha iyi sonuçlar verebilir. Ailenin davranış şekli bu konuda çok önemlidir. Aile takıntılarından dolayı kişiyi suçlamamalı, bunun bir hastalık olduğunun bilincine vararak, kişiyi en kısa zamanda tedavi ettirmelidir."



917677668fe944d1a287f405fe3ef8a6

Kepek ekmeğinin 5 önemli faydası!

Kepek ekmeğinin hiç bilmediğiniz faydaları...



Kepek ekmeğinin hiç bilmediğiniz faydaları...
Uzmanlara göre sağlıklı beslenmede, kepek ekmeğinin çok önemli bir yeri var. İşte size kepek ekmeğinin en önemli 5 faydası...

Vitamin ve protein açısından zengindir ve az miktarda kalori barındırır. Bu yüzden kilo aldırmaz.

 
Bağırsakları çalıştırır ve düzenler. Bu sebeple bağırsak kanserine yakalanma riskini yarı yarıya indirir.

 
Kalbe ve dolaşım sistemine iyi gelir, damar yapısını korur.

 
Midede tokluk hissi yaratır ve daha uzun aralıklarla yemek yemenizi sağlar.




258ca1d956d14a1ca091aa005cbd6a93

Vücutlarına uygun jean bulmaya çalışan 11 kadın

Geniş kalçaları, büyük popoları veya düz kalçaları da olsa tüm kadınlar kot pantolon alma konusunda büyük uğraşlar verir. Formu veya bedeni fark etmeksizin herkes kotunun içinde kendini güvende, rahat hissetmek ister.



Geniş kalçaları, büyük popoları veya düz kalçaları da olsa tüm kadınlar kot pantolon alma konusunda büyük uğraşlar verir. Formu veya bedeni fark etmeksizin herkes kotunun içinde kendini güvende, rahat hissetmek ister.
Nedendir bilinmez; reklamlarda, afişlerde sürekli sadece tek tip bir vücut görürüz. Ancak dünyada bir çok kadının, bu tiplemeye benzemediğinin bilinmesi gerekir.
Buna bir son vermek için 11 kadından fikirleri ve önerileri alınmış.
 
 
 
 
Kalın basenler
"Size kısaca özetleyeyim: 1.78 boyundayım ve büyük kalçalarım, kalın basenlerim ve yuvarlak bir popom var. Bana tam olarak uyan bir kot pantolon bulmak alnımı duvara vurmak gibi bir şey. Acı verici, sinir bozucu. Bu kotu Zara'dan kazara buldum ve bu kot gerçekten de tüm ihtiyaçlarımı karşıladı. Vücudumdaki kıvrımları sardı ve kapatanması gereken bölgeleri kapattı. Ayrıca hala bir formum olduğunu da gösterdi"
-Jenna
 

 
Dar kalçalar
"Uzun ve ince bir yapım var ancak oldukça küçük bir popom var. Üstüme giydiğim kıyafeti yüksek bel kotumun içine sokarak vücut kıvrımları ortaya çıkarabiliyorum. Aritzia'dan aldığım bu kot pantolon tabiki de bana yetmeyecek! Çok uzun ve rahatlar."
-Dana
 

 
Geniş kalçalar
"Evet, skinny kotlar oldukça tartışmalı ama bana tam uyan bu esnek pantolonu sonunda buldum. Geniş kalçalarıma uyan ama beli çok geniş olmayan bir pantolon bulmak benim için her zaman çok zor olmuştur. Yüksek bel kotlar bu sorunumu çözdüler. Ayrıca bu kotların dikkatleri kalçalarımdan ince belime çektiklerini söylemeden edemeyeceğim."
-Katelyn
 

 
Uzun boy
Boyum 1.80. Yeteri kadar uzun bir kot bulma konusunda çok zorluk çektim. Genelde kısa paça pantolon tarzına razı oluyordum. Ancak uzun kot pantolonlar üreten birkaç marka var. Bu MiH'ten aldığım kot benim en sevdiğim. Bot, sandalet veya spor ayakkabı giymek için yeterince uzun."
-Michelle
 

 
Minyon
"Kotlarımın paçalarını nadiren kıvırmak zorunda kalıyorum çünkü daha çok tam bileklerime veya biraz aşağısına denk gelen skinny kotları tercih ediyorum. Her ne kadar boyfriend ve bol paça tarzlarını da sevsem de sanırım benim yapıma çok uymuyorlar.Pantolonlarımın çoğu koyu renkli olduğu için bu kot pantolonum gardırobumda bir istisna. Keskin hatları olduğu için bu kotumu seviyorum. Neredeyse her mevsimde, her kıyafetle giyebiliyorum."
-Kate
 

 
Aşk tutamaçları
"Karın bölgemdeki pürüzü dengelediği için bol paça kot pantolonlara bayılıyorum. 70'lerin modası şu anda oldukça popüler. Ayrıca kotların bellerinin biraz daha geniş olmasına dikkat ediyorum böylece hem derimi tahriş etmiyorlar hem de 'aşk tutamaçlarımı' açığa çıkartmıyorlar."
-Julee
 

 
Kıvrımlı/Büyük beden
"Kıvrımlı bir vücuda sahip olmanın güzel yanı; kolayca basenlerinize, kalçanıza ve belinize oturduğunda size en iyi uyan pantolonu bulduğunuzu fark etmenizdir. Ben kotlarımı seçerken daha çok paçalara doğru daralan kesimi tercih ediyorum. Çünkü küçücük bir genişlik bile beni rahatsız ediyor. Kalçalarımı daha iyi gösterdiği için koyu renkleri seviyorum. Ne kadar çelişkili olsa da yüksek bel kotları sevmiyorum. Sanki giydiğim tişört tüm kıyafetlerimi kaplamış gibi duruyor."
-Chanel
 

 
Büyük popo
"Kısa bir boya ve büyük bir popoya sahip olmam, bana uyan bir kot pantolon bulmamı zorlaştırıyor. Bacaklarıma, kalçalarıma uyan ve her oturduğumda arkamı açığa çıkarmayan bir pantolon bulmak oldukça zor. Her zaman yüksek bel kotları tercih ediyorum. Guess'ten aldığım bu kot hem bacaklarıma uyuyor hem de kalçalarımı iyi gösteriyor."
-Alanna
 

 
Düz Popo
"Neredeyse tüm kot kesimlerini denedim ve artık skinny kotların düz popolar için ideal olduğunu onaylıyorum. Böylece insanlar kalçalardan daha çok bacaklara dikkat kesiliyor. Boyumun 1.62 olmasıyla bilekte biten kot kesimlerini de seviyorum. Böylece bacaklarım biraz daha uzun gözüküyor. Siyah renkleri veya değişik tasarımları olan kotları tercih ediyorum. Ayrıca asla tayt giymeyin, poponuzu hiç var olmamış gibi gösteriyor."
-Alex
 

 
Geniş baldırlar
"Baldırlarımla gerçekten gurur duyuyorum, her zaman güçlü ve seçkin hissettirdiler ancak bir yandan da kotların, çizmelerin içine girmekte benim için hep sorun oldular. Üst tarafı iyi gösteren ve alt kısmı unutturan boyfriend kotlar benim çözümüm oldular. Özellikle bu MİH'ten aldığım kotu çok seviyorum. Ayakkabı olarak ise daha kısa botların paçaların altında çok güzel göründüğünü keşfettim."
-Jamie
 

 
İnce bel/Büyük popo
"Uzun ve kıvrımlı bir yapım var. Yani bacaklarımı ve kalçalarımı saran ama gün boyunca belimden düşmesini istemediğim kot pantolonu arıyorum. Kalçalarımla belim arasında büyük bir fark olduğu için bu oldukça zor oluyor. Ama konu kot pantolonlar olduğunda asla vazgeçmem. Yüksek bel kotlar favorim ancak Levi's'tan aldığım bu skinny pantolona da bayılıyorum."
-Taryn
 
 



305d5e4bf6cb4d2ebe1d0a59d9023488

Balenciaga İlkbahar / Yaz 2016 Koleksiyonu

Tüm şeffaflık ve sadeliği ile koleksiyonun tümünde beyaz kullanılıyor.

Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


Balenciaga


43ee8e935173485cae6d01e49bb363f9

20 Aralık 2019 Cuma

Dizlerden gelen çıtırtı sesine dikkat!

Rejeneratif Tıp Uzmanı Dr. Aşkın Nasırcılar, dizden gelen çıtlama ve çatırdama sesleri ağrı, şişlik gibi durumları beraberinde getiriyorsa ciddi sorunların olabileceğini belirtti.

Vücudumuzdaki çoğu eklem çıtırdar ancak dizlerdeki eklemler çıtırdamaya en müsait eklemlerdir. Çoğu kişi eğilip, kalkarken veya dizini çevirdiğinde çıtlama sesi duyar. Bu sesler beraberinde bir acı, ağrı gibi durumlar getirmediği sürece pek fazla ciddiye alınmaz. Sonrasında ağrı veya acı hissedilirse kireçlenme, menisküs yırtığı veya diz kapağı kıkırdağında bozulma gibi durumlarla karşı karşıyasınız demektir.

Rejenaratif Tıp Uzmanı Dr. Aşkın Nasırcılar, dizden gelen çıtlama veya çatırdama sesleri hakkında bilinmesi gerekenleri detaylı olarak açıkladı.

Çıtlama sesleri bazı eylemlerde normaldir

Koşmak, merdivenden çıkmak gibi durumlarda eklemlerin genişlediğini bu nedenle dizden çıtırtı sesleri geldiğini söyleyen Rejeneratif Tıp Uzmanı Aşkın Nasırcılar: "Bu gibi eylemlerde diz yapısı uygun pozisyonda olmadığı durumlarda yumuşak dokularla temas ya da diz çevresindeki bağların ve tendonların yerine oturmaması sebebiyle gerilme yaşanır. Bunlar çıtlama sesini beraberinde getirir. Bu durumların tümü oldukça normaldir." dedi.

İşin içine ağrı, şişlik, morarma gibi durumlar girerse tehlikeli

Çıtırtı seslerinin ağrı, şişlik ve morluk gibi durumlara yol açmasının tehlikeli olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Aşkın Nasırcılar: "Eğer ağrı beraberinde böyle bir durumu getiriyorsa mutlaka bir hekime başvurulmalıdır çünkü teşhis edilmesi gereken bir yaralanmanız söz konusu olabilir. Diz çıtırtısına sebep olacak rahatsızlıklar ise; diz ön ağrısı, ön çapraz veya yan bağ yaralanmaları, menisküs yırtıkları, kireçlenme ve diz kapağı kıkırdağında bozulmadır." ifadelerini kullandı.

Buz tedavisinden, hücresel tedavilere kadar birçok tedavi mevcut

İlk adımın hekim tarafından detaylı muayene olmak olduğunu söyleyen Nasırcılar, sağlık sorununa bağlı olarak egzersiz sonrası buz uygulamasından, ameliyat ve hücresel tedavilere kadar birçok tedavi yönteminin olduğunu belirtirken yaygın tedavi yöntemlerini şu şekilde sıraladı:

-Egzersiz, sonrasında buz uygulaması: Bu yöntem daha çok hafif ağrıların yaşandığı ön diz ağrısında kullanılır. Egzersiz sırasında dizlik kullanmak ve dizi doğru konumlandırmak önemlidir.
-Fizik tedavi ve rehabilitasyon: Diz çevresi kasları ve bağları güçlendirilerek, eklem ve kasalara binen yük azaltılır.
-Ameliyat: Bağ ve menisküs kopmaları gibi daha ağır diz yaralanmalarında ameliyat gerekli olan yöntemdir.
-SVF (Stromal Vasküler Fraksiyon) ve Mezenkimal Hücre Tedavisi: Ameliyatın gerekli olduğu durumlarda kişi ameliyat olmak istemezse SVF tedavisi kolay uygulanabilmesi ve yenilenme sağlaması bakımından iyi bir seçenektir. SVF enjeksiyonunda kullanılan kişinin kendi hücresidir. Diz hareketliliğini geri kazanır, esneklik artar.

Diz ile ilgili herhangi bir sıkıntı yaşamamak için en önemli noktanın aşırı kilodan kaçınmak olduğunu söyleyen Rejeneratif Tıp Uzmanı Dr. Aşkın Nasırcılar: "Kilo verilemiyorsa bile diz kaslarının güçlü olması gerekir. Bu nedenle ısınma ve esneme hareketlerini aksatmadan, egzersiz yapmak konusunda ısrarcı olmak gerekir." diye konuştu.

25eede7adc014a6ab35efbd1141f1045

HIV fobisi ile başa çıkma yolları

Psikolog Gülcem Yıldırım HIV korkusu ve tedavisi konusunda önemli bilgiler verdi.

HIV korkusu ( Aids Takıntısı) nedeniyle pek çok insan hastanelerde onlarca kez test yaptırmaktadır. Test yaptıran insanların çoğunluğu hıv testisten negatif çıktığı halde testi onlarca kez tekrarlamakta çıkan sonuçtan kısa bir süre sonra testi tekrarlama ihtiyacı hissetmektedir. Bu kişilerin iç sesi testin yanlış olduğu, aslında aıds olduğunu söyler, testin sonucunu aldıklarında çok kısa bir süre rahatlama hissederler. Bir süre sonra iç sesleri tekrar aynı şeyi söylemeye başlar, testin doğru olmadığını, laboratuvarda başka bir testle karışmış olabileceğini, hastanenin bu konuda gerekli aletlere sahip olmadığını vs gibi onlarca nedenden dolayı tekrar test yapma ihtiyacı hissederler. Daha teşekküllü, daha ayrıntılı test yapabilecekleri başka yerler ararlar. Bazen de hep aynı yerde yaptırırlar ama bir sebepten doktora, testin sonucuna güvenmezler. İç sesleri hep aynı şeyi söyler 'hiv miyim?'

HIV korkusu obsesif kompulsif bozukluk yani takıntı hastalığıdır

HIV korkusu, tekrar tekrar test yaptırma hastalığı obsesif kompulsif bozukluk yani saplantı-zorlantı hastalığıdır. Bu kişiler çoğunlukla korunmasız bir şekilde hayat kadınlarıyla beraber olmuş kişilerdir. Bu birliktelik nadiren ilk cinsel deneyimleridir. Cinsel birliktelik yaşadıkları kişilerin aıds olma olasılığı gelir ilk olarak zihinlerine, sonrasında şayet kadın aıds ise cinsel birliktelik esnasında bana da bulaştı, ben de aıds oldum korkusu başlar. Obsesif kompulsif bozuklukta zihne bir düşünce gelir, aıds fobisi bu anlamda temizlik takıntısıyla benzer özellikler gösterir. Kişi zihnine gelen kirlilik duygusuyla sürekli ellerini yıkama ihtiyacı hisseder. Bu hastalar günde yüzlerce kez ellerini yıkarlar ama bir türlü ellerinin temiz olduğuna kendilerini inandıramazlar. HIV fobisi yaşayanlarda da benzer bir durum vardır. Kişi sürekli test yaptırma davranışını tekrarlar ancak bir türlü sonucun negatif olduğuna inanmaz.

Psikolog Gülcem Yıldırım sözlerine şunları ekledi;

HIV Korkusu Yaşayan Kişiler Bunu Ailelerine Bulaştırmaktan Korkar
HIV korkusu yaşayan kişilerde temel olarak gördüğüm korkulardan birisi de ailelerine özellikle eşlerine Aıds bulaştıracakları korkusudur. Bu sebepten eşleriyle cinsel olarak birlikte olmak istemezler. Eşleriyle beraber çocuklarına ve ailenin diğer üyelerine de benzer duyguları vardır, ya HIV onlara da bulaşırsa diye korkarlar. Bir süre sonra bu kişiler etraflarındaki insanlardan, ailelerinden uzaklaşmaya ve kendi hallerinde yaşamaya başlarlar. Sessizleşirler ve içlerine kapanırlar. HIV korkusu yaşayan kişiler zaten çoğunlukla çocukluklarında uslu çocuk olarak bilinen, kendi haline yaşayan, sessiz ve içine kapanık kapanık kişilerdir.

HIV fobisi belirtileri

HIV belirtileri; Yüksek ateş, boğaz ağrısı, deride kızarıklık ve döküntülerdir. HIV fobisi olan kişiler internetten araştırdıkları bu belirtileri bir süre sonra hissetmeye başlarlar. Kişi bu belirtileri okuduğunda bunları yaşayabilirim diye düşünür, bir süre sonra da bunları gerçekten gözlemlemeye ve yaşamaya başlar. Bu şuna benzer bir ilacı içtiğinizde yan etkilerini okursunuz, okuduğunuz yan etkileri bir süre sonra hissetmeye başlarsınız. Aslında yan etkiler nadir görülen çoğu kişide de hiç görülmeyen etkiler olmasına rağmen beyniniz size okuduğunuz şeyi yaşatır. Hatta çoğu insanın ilacı kullandıktan sonra yan etkilerini okumamasının sebebi budur.

HIV miyim?

HIV bulaşma ihtimali korunmasız vajinal ilişkide iki binde bir ihtimaldir. Hiv maksimum 90 gün içinde anlaşılabilecek bir hastalıktır bu süre Elisa(anti hiv testi) testi için geçerlidir. Diğer testler içinse; p24 antijen testi için 14 gün, combo için 24 gün yeterlidir. Hıv fobisi olan kişilerdeki problem bu süre içerisinde olur genellikle, örneğin combo testi yaptıran birisi 3 gün sonra tekrar aynı testi yaptırır. Çoğu zaman bir testin sonucu alınmadan diğer test yaptırılır.

Obsesif Kompulsif hastalığın sebepleri (takıntı hastalığının sebepleri)

Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu(takıntı hastalığı)çocuğun iki ile dört yaş arasında gelişimde oluşan problemlerden kaynaklanan bir hastalıktır. Yani Freud'un anal dönem fiksasyonu dediği döneme tekabül etmektedir. Bu dönemde çocuk hareketlenmeye başlar, fiziksel olarak kendi başına buyruk hareketler yapar, çocuk için bu dönemde temel duygu haz'dır. Çocuk yemeği döke saça yemek ister, istediği saatte uyumak ister, tuvaletini istediği yere yapmak ister. Çocuğun bu dönemde gerçelikle bağlantısı azdır. Yapmak istediği her şeyi yapmak istediği zamanda yapmak ister. Ebeveynler ise çocuğu gerçekliğe çekmek, sosyal hayata uyumlu hale getirmek için bazen sözel, bazen davranışlar yaptırımlarda bulunur.

Örneğin, çocuk sofrada yemek yemek istemediğinde anne televizyonun karşısında çocuğun yemek yiyemeyeceğini söyler. Bu normal ve sağlıklı olan süreçtir, ancak obsesif kişilerde çocuğunla çocuk ve kural koyan ebeveynleri arasında çatışma çok yüksektir. Çocuk kurallara uymamak için direndikçe ebeveyn daha ezici ve yıkıcı olur. Bu çocuklardan bazıları saldırgan ve kontrolcü olan ebeveyne uyum sağlayıp direnmekten vazgeçerken bazıları da daha saldırgan ve çatışmalı bir ilişkiyi sürdürürler. Aids fobisi olan kişiler daha çok sindirilmiş, sessiz ve kurallara uyum sağlayan kişilerdir. Bu kişiler sosyal hayatlarında daha pasif direnişler sergileyen kişilerdir. Yapmak istemedikleri şeyleri çoğunlukla yapacağını söyleyen ama yapmayan, işleri uzatan yani çoğunlukla diğerlerine hayır diyemeyen, uyumlu nazik ancak kontrolcü ve pasif hayırcılardır.

Bu dönemin temelde aşılması gereken bir kaç özelliği vardır, ikili duygu(hem seviyorum-hem nefret ediyorum), kuşku, güvensizlik, kendi başına buyrukluktur. Aids korkusu yaşayan kişilerdeki temel duygu kuşku ve güvensizliktir. Kuşku beraber oldukları hayat kadının ölümcül bir hastalık taşıdığına dair bir kuşku iken güvensizlik süreçte bu hastalığın kendine bulaştığı, bu hastalığın hiçbir testte çıkmamasıyla beraber doktorlara, hastaneye vs güvensizliktir. Sonuçtan bir türlü ikna olmamalarının öncelikli sebebi güvensizlik ve kuşkudur.

HIV Fobisi (Aids korkusu) Tedavisi;

Obsesif Kompulsif Bozuklukta ilaç tedavisinin etkisi azdır, ilaç tedavisinde okb'nin geçici bir süre yumuşama gösterdiği ilaç kesildikten sonra ise belirtiler aynı şiddetle geri döndüğü görülmüştür. Obsesif kompulsif bozukluk psikodinamik psikoterapi tekniğiyle çoğunlukla iyileşebilen bir hastalıktır. HIV fobisi yaşayan kişiler yıllarca testi yaptırmaya devam edebilir, bir süre sonra kendiliğinden geçme olasılığı da vardır. Kendiliğinden geçtiğinde çoğunlukla bu takıntı başka bir takıntıyla yer değiştirir. Örneğin HIV fobisi gider yerine el yıkama ya da temizlik takıntısı gelebilir. Psikoterapi ile bu takıntının nedeni temeli araştırılır. Psikoterapide amaç takıntının temelindeki duyguyu bulup onu iyileştirmektir.Bu takıntıya sahip kişilerde hastalık ilerledikçe cinsel konularda problem yaşama ihtimalleri oldukça fazladır. Çevrelerinden uzaklaşırlar, yalnızlık, anlamsızlık, amaçsızlık, değersizlik gibi duyguları olur. Gün içinde zihinlerine gelen aynı düşüncelerden yorulup intihar etmeyi bile düşünebilirler.

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyun can sıkıntısını sonsuza kadar bitiriyor!Vikings: Free Online GameDesert Order (Strateji Oyunu)Bir uçak seç ve bu Oyunu 2 Dakika oynaDesert Order (Strateji Oyunu)ABD Göç HizmetleriYeni hayatınızı Amerika'da başlatın!ABD Göç HizmetleriTaboola'danTaboola'dan 33d239a43c304cc59f740b6f210c9b0f

Haftada 3 kez mantar yemek prostatı önlüyor

Haftada en az 3 kez mantar yemenin, erkeklerde prostat kanseri görülme riskini düşürebileceği ortaya çıktı

Japonya'da yapılan bir araştırmada, yaşları 40 ila 79 olan 36 bin 499 erkek 13 yıl boyunca gözlemlendi. Katılımcılara, beslenme alışkanlıkları dahil yaşam tarzlarıyla ilgili sorular yöneltildi.


Çalışma, mantarı haftada en az 3 kez tüketenlerin prostat kanserine yakalanma riskinin, haftada bir kez tüketenlerden yüzde 17 daha az olduğunu ortaya koydu.


Bu oranın, mantarı haftada iki kez yiyenlerde ise yüzde 8 daha az olduğu tespit edildi.


50 yaş ve üzeri erkeklerde daha etkili

Aradaki bağlantının 50 ve üzeri yaşlardaki erkeklerde daha belirgin olduğu gözlendi.

2392c4363ced4fab87303317313a0c9f

Kabızlığa son veren 10 etkili öneri

Kronikleşen kabızlık problemi, büyük sıkıntılara yol açabiliyor. Kalın bağırsak tümörleri, hormonal bozukluklar, kullanılan ilaçlar, su-tuz eksiklikleri, kas ve sinir sistemi hastalıklarının kabızlığa sebep olabileceğini söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ekrem Aslan kabızlık problemi olanlara 10 etkili öneride bulundu

1-Günlük aldığınız sıvı miktarını artırın. Katı ağırlıklı beslenme kabızlığa neden olan en önemli şeydir.


2-Liften zengin gıdaları tüketmek kabızlığı engellemeye yardımcı olur. Meyve ve sebzeler zengin lif kaynaklarıdır.


3-Uzun süreli aç kalmaktan kaçının. Sık aralıklarla az miktarda beslenmek kabızlığı engellemeye yardımcı olur.


4-Bağırsak hareketlerinin en yoğun olduğu sabah saatlerinde ve yemeklerden sonra tuvaleti kullanmayı alışkanlık haline getirin.


5-Dışkılama hissettiğiniz an tuvalete gidin, dışkılamayı ertelemek kronik kabızlığın önemli nedenlerinden biridir.


6-Spor ve egzersiz önemlidir. Siz hareketli olursanız bağırsaklarınız da hareketli olur. Haftada en az 3 gün yarım saat yürüyüş bağırsakları düzene sokmaya yardımcı olacaktır.


7-Doktorunuza danışmadan uzun süre yüksek miktarda içilen müshil içeren ilaçlar bağırsakları tembelleştirir. Doktor görüşü olmadan müshil kullanımından kaçının.


8-Her gün bir avuç kuru erik tüketmek veya sabahları içilecek bir fincan kahve bağırsakların çalışmasına yardımcı olur.


9-Hemoroidler ve makat bölgesindeki çatlaklar kronik kabızlığa neden olabilir, makat bölgesinde kaşıntı, kanama veya ağrı yakınmalarınız varsa bir doktora başvurun.


10-Kabızlık şikayetiniz 6 aydan kısa süredir varsa, yaşınız 50'nin üzerindeyse, kabızlığa eşlik eden kansızlık, makattan kanama veya kilo kaybı yakınmanız varsa mutlaka bir gastroenteroloğa başvurun ve kolonoskopi yaptırın.


c7d742239e774b81ac925b11412f98d8

Okula ilk kez başlayan çocuklarda okul fobisi nasıl yenilir?

Okulların başlaması bazı çocukları derinden etkileyebiliyor. Bunların başında da okula ilk adımı atan çocuklar geliyor. Anne-babaların içinden çıkamadığı okul fobisinin üstesinden gelmek içinse biraz çaba sarf etmek gerekiyor. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Prof.Dr. Ali Evren Tufan, 10 maddede çocukları okul sürecine alıştırma yöntemlerini anlatıp önemli tavsiyelerde bulundu

Senim TANAY KARAKUŞ/PembeNar Özel senim.tanay@milliyet.com.tr "Okul korkusu" ya da "okul fobisi", özellikle ilköğretimin erken dönemindeki çocuklarda görülen, okula gitme, ana baba veya bakım verenlerden ayrılma ile ilgili yoğun kaygı ve endişeleri tarif eden bir terim. Okul korkusunun temelinde ayrıca özgüven eksikliği, akademik beklentiler veya akran ilişkileri ile ilgili kaygılar da yatabilir. Okul korkusu olan çocuklar, okula gidecekleri sabah karın ağrısı, bulantı ve benzeri yakınmalar dile getirebilir, okula gitmeleri istendiğinde öfkelenip ebeveynlerle inatlaşabilir. Okul korkularının tek bir nedeni yoktur. Çocuğun kaygılı bir mizacı olması, ebeveynlerin okulla ilgili kendi endişeleri, okul değişikliği, hastalık veya ameliyatlar nedeniyle okula ara verme, ailedeki hastalık ve ayrılıklar da okul korkusunun ortaya çıkışında rol oynayabilir. Peki ilk kez okula başlayacak çocuklarda okul korkusunu yenebilmek için anne-babalar hangi yollara başvurmalı? Gelin Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Prof.Dr. Ali Evren Tufan'ın sözlerine kulak verelim...


1-Okulu yanlış algılamasını engelleyin

Çocuğunuzla konuşurken okulun dersler ve sorumluluklar dışında aynı zamanda akran ilişkileri ve oyun için önemini de vurgulayın. Kendi okul anılarınızdan ve arkadaşlıklarınızdan bahsedin. Ayrıca onu sınıf arkadaşları ile tanıştırabilir veya birkaç arkadaşı ile okul bahçesinde oyun oynamalarını sağlayabilirsiniz.

2-Okulu ve öğretmenini tanımasını sağlayın

Yaşamın tüm dönemlerinde olduğu gibi çocuklukta da belirsizlik kaygıları artırır. Okul dönemi başlamadan önce çocuğunuzla birlikte onu kaydettirdiğiniz okulu gezin. Mümkünse sınıfını görün ve öğretmeni veya okul personeli ile tanışmasını sağlayın. Öğretmeni ile iletişim içerisinde olun.

3-İlk haftalarda okulda çocuğunuzla zaman geçirin

Okul döneminin ilk haftasında ebeveynlerin okulda çocuklarını beklemesi, çocukların okula alışmasını kolaylaştırabilir. Bu bekleme süresini adım adım azaltmak, bu sırada da beklenilen yerin çocuğunuza uzaklığını artırmak faydalı olacaktır. Mümkünse ilk günü çocuğunuzla birlikte sınıfta geçirebilir, ardından koridorda ve sonra okul bahçesinde bekleyebilirsiniz. Bu bekleme süresi de zaman içerisinde azaltılabilir. Ardından çocuğunuzu okul kapısında bırakabilir veya servis aracılığı ile okula gönderebilirsiniz. Servis ile gönderdiğinizde şoför ve servis personeli ile tanıştırmanız ve servisteki diğer çocuklara alışmasını sağlamanız çocuğunuzun okula uyumunu kolaylaştıracaktır. Çocuğunuzla vedalaşırken çok fazla cümle kurmamak, gereğinden fazla açıklama yapmamak, ne zaman tekrar görüşüleceğini net ve somut biçimde anlatmak ve söz verdiğiniz saatte yanına dönmek uygun olacaktıtr.

4-Kendi kaygılarınızı kontrol etmeye çalışın

Her ebeveyn çocuğundan ayrılırken bir miktar kaygılanır. Çocuğunuzun ilkokula başlaması, onu okula bırakmak veya servisle okula göndermek sizin kaygılarınızı da artırabilir. Çocuğunuz bu duygularınızı hissedebilir ve kendisi de kaygılanabilir. Onunla duygularınız hakkında konuşabilir, yeni durum ve sorumluluklar karşısında kaygılanmanın normal ancak geçici olduğunu vurgulayabilirsiniz.

5-Okul içerisindeki etkinliklerini takdir edin

Okulda yaptığı etkinlikleri, resimleri takdir edip onu cesaretlendirin. Bu övgüleriniz onun özgüvenini destekleyecek ve okula uyumunu kolaylaştıracaktır.

6-Okul hazırlığına katılmasını sağlayın

Okula malzemelerinin alınması ve hazırlanmasına çocuğunuzun da katılımı okul uyumunu kolaylaştırabilir. Bu nedenle okul için üniforma ve gerekli malzemeleri alırken beraber alışveriş yapın ve onun tercihlerini de göz önünde bulundurun. Evde ödevlerini yapacağı köşeyi beraber belirleyin ve hazırlayın.

7-Okul malzemelerini bir gece önceden hazırlayın

Okula giderken yaşanan karmaşa ve tartışmalar, çocukların kaygılarını artabilir. Bu sorunu engellemek için çocuğunuzun okul malzemelerini ve çantasını geceden hazırlayın. Bir gece önceden hazır olmanın önemi ve faydaları hakkında çocuğunuzla konuşun.

8-Okula devamı konusunda kararlı olun

Çocuğunuza okula gitmesi gerektiğini net ve basit bir biçimde anlatın. Ciddi hastalık ve sorunlar dışında okula gitmesi gerektiğini belirtin. Okul hakkında kaygılanmasının olağan olduğunu ancak bu kaygı ve endişesinin zamanla geçeceğini belirtin.

9-Başkaları ile kıyaslamayın

Çocuğunuzu kardeşleri veya sınıf arkadaşları ile kıyaslamayın. Her çocuğun öğrenme hızının farklı olabileceğini, okul başarısından bağımsız olarak sizin onu sevdiğiniz ve desteklediğinizi belirtin.

10-Okul hakkında konuşma zamanı oluşturun

Çocuğunuzla okuldaki günü hakkında konuşun. Konuşma sırasında sadece derslere odaklanmamaya, sınıftaki diğer çocuklar ve öğretmeni ile iletişimi ve duygularına da odaklanmaya özen gösterin. Çoğu çocuk sayılan önerilerle ilkokula kolayca alışabilmektedir. Okul döneminin ilk ayı sonrası devam eden ve çocuğun okula devamını engelleyen okul korkularında ise uzman desteği alabilirsiniz.

44e33216ead44385b61ffeee518f81cf